Fotoğraf: nordik.design
Fotoğraf: nordik.design

İçimizdeki Mistik Gücü Anlatan Bir Fin Felsefesi: Sisu

Hygge, Lykke ve Lagom felsefelerinden başka Nordik felsefeden daha bahsetmek gerekiyor. Herkesin içinde bulunan ve zor zamanları atlatmamızı sağlayan içimizdeki mistik gücü ifade eden Sisu, Finlerin “en sevdiği kelime”dir.

Diğer dillerde tam bir karşılığı olmasa da Fince’de Sisu, zorluklar karşısında olağanüstü bir cesaret ve kararlılığın ötesini anlatan ve herkesin içinde bulunan mistik gücü ifade eden bir yaşam felsefesidir. Sisu, bazıları için üstlenilmesi çılgınca görünebilecek derecede umutsuz bir görevde içimizden gelen güç ve azim anlamına gelir. Etimolojik olarak Sisu, “iç” anlamına gelen Fince kök sözcükten gelir. Bu, Sisu‘nun “cesaret” veya “iç güç” olarak tanımlanmasının nedenlerinden biridir.

Fin yaşam tarzının başında gelen Sisu, zorlayıcı hava koşullarına rağmen bir çok alanda dünyanın en iyisi olan Finlandiya’yı açıklamanın en iyi yolu.

Sisu: Bir Kelimeden Daha Fazlası

Sisu

Kelimenin çıkış zamanının 1500’lü yıllara dayandığı düşünülse de Finlerin İkinci Dünya Savaşı’nda bağımsızlıklarını koruma nedeni olarak yer alıyor. Savaşta Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’ya karşı sayıca ve mühimmat açısından avantajlı olmasına rağmen, Fin askerlerinin savaşı kazanması ve dolayısıyla Finlandiya’nın bağımsızlığını korumasının bu felsefeyle ilgili olduğuna inanıyorlar. Bu da Sisu‘yu onlar için çok daha anlamlı kılıyor.

Bu nedenle kelimenin kökeni Finler için çok özeldir. Buna örnek olarak ülkedeki Sisu isimli marka arabalar, pastiller, öksürük şurupları, şekerler gösterilebilir. Hatta Antarktika’da aynı ada sahip bir dağ bile vardır. Sisu ayrıca popülaritesi artan bir erkek ismidir. Şimdilerde 2.000’den fazla Fin erkek bu ada sahip.

Sisu‘nun kökeni Finlandiya’da bulunsa da, dünyanın her yerindeki tüm insanlar için geçerlidir. Hepimizin paylaştığı ve günlük yaşamlarımız üzerinde güçlü bir etkisi olabilecek bir potansiyeldir.

Finlandiya, bireylerin önemli zorlukları aşmalarını sağlayan esrarengiz gücü tanımlamak için kullanılan Sisu olarak bilinen kültürel bir yapıya sahiptir. Fin kolektif söyleminin merkezi bir parçasıdır ve bir yaşam felsefesi olarak görülür. Sisu Felsefesi‘nin özünde, her birimizde göründüğünden daha fazla güç olduğu fikri vardır.

Sisu; nihai hedefe ulaşana kadar tekrarlanan başarısızlıklar karşısında hareket etmeye devam etme fikrine atıfta bulunur. Zihinsel ve fiziksel yeteneklerinizin sonuna geldiğinizde bile pes etmemenizi söyleyen bir yaşam tarzıdır. Sorumluluklarınızın yükünü her ne olursa olsun, kırılmaz bir irade ve sebatla taşımanıza izin veren bir tür zihinsel dayanıklılıktır. Eyleminizi sürdürme ve aşırı olasılıklara karşı savaşma yeteneğidir. Sisu, sebatın ötesine geçer. Hiçbir şeyin kalmadığını hissettiğinizde güvendiğiniz şey Sisu’dur.

Finlere göre Sisu, günlük egzersizlerle çalıştırılabilecek psikolojik bir kastır.

Sisu Felsefesi’ni Ünlü Finlerden Öğrenin

Joanna Nylund - Sisu: The Finnish Art of Courage
Joanna Nylund – Sisu: The Finnish Art of Courage

Joanna Nylund, Sisu: The Finnish Art of Courage kitabında Finlandiya’nın kültürü ve toplumu hakkında bilgi veriyor. Kitabın sadece birkaç sayfasından sonra, Nylund okuyucuları cesaretlendiriyor ve bize ‘’Herkesin ulaşabileceği bir mesafede Sisu’su var.’’ diye bitiriyor.

Kitapta Sisu‘nun çok amaçlı bir yaşam felsefesi olarak nasıl uygulanabileceği gösteriliyor. Sisu; fiziksel ve zihinsel sağlığa katkıda bulunur. Eşiniz, aile üyeleri ve meslektaşlarınızla iletişim kurmanıza yardımcı olur. Çocuklarınızı Sisu bilincine sahip olacak şekilde yetiştirebilirsiniz. Bunu aktif ve sağlıklı bir yaşam sürmenin temeli olarak kullanabilir, hedeflerinize doğru ilerlemek için bundan yararlanabilirsiniz. Hatta Sisu mutluluğu bulmanıza yardımcı bile olabilir.

Katja Pantzar - Sisu'nun Peşinde
Katja Pantzar – Sisu’nun Peşinde

Sisu‘yla ilgili bir diğer kitap ise Katja Pantzar’ın yazmış olduğu Finding Sisu isimli kitabıdır. Kitap Türkçe’ye Ayhan Semih Koç tarafından Sisu’nun Peşinde olarak çevirilmiştir. Sisu Felsefesi‘ni daha iyi anlamak ve hayatınızda uygulayabilmek için bu kitabı da okumak isteyebilirsiniz.

  • Dövüş sanatları yarışmacısı ve 1993 – 1994 ABD Genç Satranç şampiyonu Joshua Waitzkin Sisu‘yu şöyle tanımlamıştır; “Yüksek bir rekabet düzeyinde, başarı genellikle savaşın alanını ve tonunu kimin belirlediğine bağlıdır. Savaşın tonunu belirleyen sizin zihinsel dayanıklılığınızdır, yani Sisu’nuzdur.’’
  • Emilia Lahti, Finlandiyalı bir Sisu araştırmacısı ve sosyal aktivisttir. Kendisinin Sisu hakkında derin araştırmaları bulunmaktadır. Hatta bu araştırmalarını sisulab.com adlı web sitesinde de yayımlıyor. Sisu’yu daha iyi anlamak için Emilia Lahti’nin TedX konuşmasını da aşağıdan izlemelisiniz.

”Sisu sebatın ve cesaretin bittiği yerde başlar. Birey zihinsel veya fiziksel kapasitesinin sınırlarına ulaştıktan sonra gelen, zihinsel dayaklılığın ikinci rüzgarıdır.”

Emilia Lahti (Sisu araştırmacısı ve sosyal aktivist)
Emilia Lahti’nin Sisu Felsefesi hakkındaki TedX konuşması

Sisu’yla Günlük Hayatta Nasıl Karşılaşırız?

Sisu, tipik olarak başarı olasılığının düşük olduğu durumlarda ortaya çıkan ve tekrarlanan başarısızlıklar gerçekleştiğinde oluşan olağanüstü bir kararlılık ve cesaretin ötesidir.

Hepimiz fiziksel ve zihinsel kaynaklarımızın tükendiğini hissettiğimiz anlarla yüzleşeceğiz. Başarısızlığın ardından tekrar başarısızlığa uğradığımız zamanlar olacaktır. Ve belki daha da sık olarak, bir şeyi başarmak istediğimizde sanki inanılmaz derecede büyük zorluklarla karşılaşıyormuşuz gibi gelecek. İşte o anlarda Sisu‘nuzu aramanız gerekir. Bu anlara örnek vermek gerekirse:

  • Rehberlik edecek kimseniz olmadığı halde bir işe başladığınızda.
  • Barın altına adım attığınızda ve daha önce hiç denemediğiniz bir ağırlığı kaldırmaya hazırlandığınızda.
  • Hiç bitmeyecek gibi görünen bir projenin ortasındayken.
  • Hedefinize ulaşmak için elinizden gelen her şeyi denediğinizi ve hala başaramadığınızı hissettiğinizde.
Sisu Felsefesi'nde önemli olan her koşulda ona bağlı kalmak.

Sisu’yu Hayatımızda Nasıl Uygularız?

1 – Derin bir nefes alın

The word meanings of ”Sisu”

Öncelikle zorlandığınızı farkettiğiniz anda her şeyi bırakıp sadece derin bir nefes alın. Her şeyin bittiğini düşündüğünüz, bir adım daha atamayacağınıza inandığınız, kol ve bacaklarınızda güç kalmadığını hissettiğiniz o anlarda sadece nefes alın. Güçlü ve derin bir nefes sizi karamsar duygulardan biraz olsun uzaklaştıracaktır. Vücudunuzda gezinen oksijen, sizi dinçleştirecek ve güçlendirecektir.

2 – Hiçbir şey yapmayın

Gün boyunca dikkatiniz zaman zaman başka yönlere çekilebilir. Bu nedenle kendinize zaman tanıyıp, hiçbir şey yapmadan o zamanı geçirin. Evet, hiçbir şey yapmayın!

Bu söylendiği kadar basit olmayan bir şey aslında. Çünkü zamanın gereği olarak bizler sürekli bir şeylerle meşgul olmaya eğilimliyiz. Hatta son dönemlerde sürekli bir şeyler yapmamız ve zamanı boş geçirmememiz, zamanın kıymetli olduğu düşüncesi bize sürekli olarak dayatılmakta.

Tüm bu düşünce ve baskılarla hiçbir şey yapmadan durmak kolay olmayacaktır. Fakat durup sadece camdan gökyüzünü seyretmek, gözlerinizi kapatıp içinize dönmek, ya da sadece uzanıp tavanı izlemek gibi yaşamınıza kısa molalar vermek sizin en doğal hakkınız. Üstelik zorlandığınızı hissettiğiniz zamanlarda bunu yapmanın hiçbir kötü yanı yok. Kendinizi bunu yaptığınız için suçlamayın ve yapılan baskıları görmezden gelin.

3 – Doğaya ve özünüze dönün

Hiç kimseyle tam anlamıyla kavga etmeseniz de, hayat bazen bir kavga gibi gelebilir. Dinlenebileceğiniz, enerji toplayabileceğiniz, güçlenmek ve engellerinizi aşmak için yardım alabileceğiniz yollar düşünün ve kendinize böyle alanlar yaratın.

Sisu ile doğaya dönün
Sisu ile doğaya dönün

Doğayla vakit geçirmek bu alanlardan birisi olabilir. Bu ayrıca bilinen en doğal sakinleştiricilerden biridir. Zihninizi berraklaştırabilmek için doğaya çıkın.  Ağaçlık bir alanda yürümek veya denizin kokusunu içinize çekmek emin olun size kendinizi iyi hissettirecektir. Doğaya dönmek özünüze dönmektir!

Bunu başarabilmek için Norveçlilerin doğayla iç içe yaşamı anlatan felsefesi Friluftliv‘den de ilham alabilirsiniz.

4 – Harekete geçin

Önceki maddeleri hakkıyla uyguladıysanız artık harekete geçmeye hazırsınız demektir. Kendinize zaman ayırdığınızda, her şeyi durdurup içinize döndüğünüzde aklınıza gelen yeni fikirler olduysa işte şimdi onları harekete geçirmenin tam zamanı!

Bunun için öncelikli şart; bir işaret beklememenizdir. Sürekli kendimize motive olmak için işaretlere ihtiyacımız olduğunu söyleriz. Fakat aslında işaret bekleyene kadar ufak bir adım atmak sizi olduğunuz noktadan 1 adım öteye taşıyacaktır. Sisu yaşam tarzını benimsemek istiyorsanız, bir şeyleri gerçekleştirmeye hemen başlamanız gerekir.

Sonuçta Sisu, büyük bir sıçrama yapmak yerine ilk küçük adımı atmanızla ilgili.

5 – Dengeyi kaybetmeyin

Emilia Lahti’nin Sisu’yu tanımlarken bahsettiği bir şey daha var. O da Sisu’nun aşırıya kaçıldığında size zarar verebilecek olmasıdır. Örneğin sürekli bir atılım yapmak, sürekli bir şeyler başarmak arzusuyla başarısız olduğunuzdaki hislerinizi bastırmak ya da başarısızlığı kabullenmeyip kendinize baskı yaratmak gibi. Bütün bunlar bir gün sizin tükenmişlik sendromuna yakalanmanıza sebep olabilir.

Bazen iş ve stres arttığında, topuklarınızı yere vurmanız ve sağlam kalmanız gerekir. İşlerin sizi çok fazla zorlamasına izin vermeyin. Eğer çok fazla olmaya başladığını hissediyorsanız, yardım istemekten çekinmeyin. Kim bilir belki de içinizdeki Sisu’yu bulmanıza bir başkası yardım edecektir.

Kısaca hayatın her alanında olduğu gibi Sisu’da da dengeyi bulmalısınız. Sisu zorluklarla baş etmek ve yeri geldiğinde kafa kafaya mücadele etmektir. Fakat aynı zamanda ne zaman mola vereceğinizi bilmek veya yardım istemek de zihinsel ve fiziksel sağlığınız için önemlidir.

Unutmayın Sisu zaten içinizde var. Sadece onu açığa çıkarmalısınız.

3 comments
  1. Harika bir yazı olmuş. Daha kapsamlı bilgi için önerdiğiniz kitaplar da çok faydalı olacak benim için.. Emeğinize sağlık✨👏🏻

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir