Fotoğraf: Laurian Ghinitoiu

Dünyanın en keyifli atık-enerji dönüşüm santrali; Copenhill

Atıklardan enerji üreten aynı zamanda kayak pisti, yürüyüş parkuru ve tırmanma duvarı gibi birçok rekreatif alanı da içinde bulunduran bir tesis; Copenhill!

Kopenhag, uyguladığı sürdürülebilir politikalar sebebiyle uzmanlar tarafından 2025’e kadar en karbonsuz şehir olarak belirtiliyor. 2012 yılında oluşturulan CPH2025 İklim Planı ile Kopenhag, 2025’e kadar ilk karbon-nötr başkent olma ve Danimarka’nın da 2050’ye kadar tamamen karbon-nötr olmasını hedefliyor. BIG tarafından kamuya açık altyapı tesisi olarak tasarlanan Copenhill de bu noktada dünyada sürdürülebilirlik kavramını somutlaştıran ilk tesis oluyor.

Fotoğraf: Bjarke Ingels Group
BIG’in kurucusu mimar Bjarke Ingels Copenhill ile ilgili düşüncelerini şöyle özetliyor;
Copenhill, dünyanın atığı enerjiye dönüştüren en temiz enerji santrali ve bu özelliğini yapının mimarisine açıkça yansıttık. Copenhill bir enerji santrali olarak o kadar temiz ki binayı şehrin sosyal yaşantısı için alt yapıya çevirebildik. Binanın dış cephesine tırmanabilir, çatısında yürüyüş ve kayak yapabilirsiniz. Copenhill, hedonist sürdürülebilirliğin açık bir örneği- sürdürülebilir bir kentin sadece çevre için değil vatandaşların günlük yaşamı için de daha iyi bir seçenek olduğunu gösterdik. Benim açımdan CopenHill, mimarinin dünyayı değiştirebileceğine dair mükemmel bir örnek. Yaşamak istediğimiz geleceğe şekil verebileceğimizin kanıtı
Fotoğraf: Senzo Titolo

Amager Bakke olarak da bilinen CopenHill, planlandığı günden itibaren sosyal ve çevresel sürdürülebilirliği kamu ile birlikte yürütmeyi planlıyor. Sadece enerji santrali olarak işlev görmeyen bu yer, 41.000 m²’lik alanında atık enerji üretiminin yanında tüm sene açık olan kayak pisti, yürüyüş parkuru ve tırmanma duvarı gibi birçok rekreatif alanı da bulunduruyor. Bu alanlar içerisinde wake boardingden go-kart yarışlarına kadar ekstrem sporlar için de alanlar bulunuyor.

Fotoğraf: Rasmus Hjortshoj

Yapının üst kısmında uzman kayakçılar, olimpik yarım boru ile aynı uzunlukta suni kayak pistinden aşağı kayıyor, serbest stil parkını test edebiliyor veya süreli slalom parkurunu deneyebiliyorlar. Copenhill’de kaymaya yeni başlayanlar ve çocuklar için daha pratik parkurlar da bulunuyor.

Fotopğraf: Laurian Ghinitoiu

Kayak ile ilgilenmeyen kişiler için de özel tasarlanmış arazide ağaçlarla çevrili alanda yürüyüş yapıyor, çatı barının, cross-fit alanının, tırmanma duvarının veya şehirdeki en yüksek seyir platformunun keyfini çıkarabiliyor. SLA Mimarlık tarafından tasarlanan bahçenin bir taraftan sıcağı çekip zararlı hava parçacıklarını temizlerken bir taraftan da  kuşlar, arılar ve çiçekler için “canlı yeşil bir alan” olması umut ediliyor. Ziyaretçiler tarafından atık yakma fırınının 24 saatlik işleyişine bakılmak istenirse plakalı veya cam asansörler yoluyla bu fırınların bulunduğu parka çıkabiliyor.

Fotoğraf: Nils Koenning

10.000 m² alanı kapsayan yeşil çatı, 85 m yüksekliğindeki bir parkın zorlu mikro iklimi üzerinde rol oynuyor. Isıyı emen çatı, yağmur suyu akışını en aza indirirken biyolojik çeşitlilikteki bir araziyi yeniden vahşileştiriyor. Tesis, yamaçlarının altında dönen fırınlar, buhar araçları ve türbinler sayesinde yılda 440.000 ton atığı temiz enerjiye çevirerek 150.000 eve bölgesel ısıtma sağlıyor. Santral bu elektriği sağlamak adına açtığı havalandırma bacalarının ve hava girişlerinin sayesinde dağın topografyasına farklı bir konsept getiriyor.

Fotoğraf: curlytales.com

Copenhill içerisinde akademik çalışmalar ve sürdürülebilirlik konferansları için de 600 m² lik bir eğitim merkezi bulunuyor. Binanın dış kısmı birbirine geçmiş alüminyum tuğlalardan oluşuyor. Tuğlalar arasına konan pencereler, gün ışığının tesisin derinliklerine ulaşmasını sağlarken daha büyük açıklıklar da idari katlardaki iş istasyonlarını aydınlatıyor. Yapının en uzun cephesinde de 85 metrelik dünyanın en yüksek yapay tırmanma duvarı bulunuyor.

Dünyada insana, geleceğe ve sürdürülebilirliğe önem veren yapıların artması dileğiyle!

** Hedonist sürdürülebilirlik, 2011’de Danimarkalı mimar  Bjarke Ingels tarafından ortaya çıkarılan sürdürülebilirliğin zevkli olabileceği ve olması gerektiği fikrine dayanıyor.
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir