Pepparkakor

Baharatlı, kıtır kıtır yapısı ve birbirinden güzel şekilleriyle yeni yılın habercisi, kuzeyin en sevilen kurabiyesi; Pepparkakor.

Pepparkakor, geleneksel olarak Noel zamanında servis edilen İsveç’in zencefilli kurabiyesi olarak biliniyor. Şeker oranı diğer kurabiyelere göre daha az olan pepparkakor, içerisindeki baharat gereği biraz daha karmaşık bir tada sahip.

Kurabiye Kuzey’de birçok farklı isimle anılıyor; Norveç’te pepperkaker, Danimarka’da brunkager, İzlanda’da piparkökur ve Finlandiya’da piparkakut. Hatta Baltık ülkeleri olan Letonya’da piparkukas ve Estonya’da piparkoogid olarak geçiyor.

Fotoğraf: swedishfood.com

Pepparkakor, ince ve oldukça kırılgan yapısıyla özellikle uzun Noel döneminde pişiriliyor. Norveç ve İsveç’te pepparkakor pencere dekorasyonu olarak da kullanılıyor. Kurabiyenin normalden biraz daha kalın yapılanları icing ve şekerleme ile süslenerek geleneksel bir Noel süsü haline getiriliyor. Zencefilli kurabiye yapmak, kurabiyeleri yemek ve süslemek İskandinavya ülkeleri Norveç, İsveç, Danimarka, İzlanda ve Finlandiya’da uzun bir geçmişe sahip.

Jan-Öjvind Swahn, Mathistorisk Uppslagsbok adlı kitabında zencefilli kurabiyelerin tarihsel olarak “tatlı bir ikram olan ilaç” gibi görüldüğünden bahsediyor. İsveç tarihinde 1444 yılına dayanan notlarda, Vadstena’daki rahibelerin sindirimlerine yardımcı olmak için pişmiş ve baharatlı zencefilli şeyler yediklerini anlatan yazılar keşfediliyor. O zamanlar geleneksel zencefil, tarçın ve karanfilin yanı sıra biber, kakule, anason, rezene, sedir yağı, limon ve nar kabukları da eklenerek hamur oluşturuluyor. Orta Çağ’da ise hamur şeker yerine balla tatlandırılıyor.

Zencefilin mutlulukla bir ilgisi olmalı…

Mide ağrılarından şikayetçi olan İsveç-Norveç-Danimarka Kralı Hans, muhtemelen Vadstena’daki rahibelerin kurabiyelerini duymuş olan doktoru tarafından zencefil tozu ile iyileştiriliyor. Kral, baharatlı ve zencefilli gıdalar yedikten sonra iyileşiyor ve bu yüzden insanlar zencefilli hamur işlerinin insanı mutlu ettiğini söylüyor.

Fotoğraf: swedishspoon.com

19. yüzyılda beyaz olarak yapılan pepparkakor artık her zaman kahverengi renkte yapılıyor ve genellikle bir sembole uygun olarak şekillendiriliyor. Örneğin, pepparkaksgris (domuz şeklindeki pepparkakor), doğurganlığın bir sembolü olarak görülüyor ve bir pagan bayramı olan Midvinterblotet (kış ortası bayramı) için yapılıyor. Julpepparkakor (Noel pepparkakor) de ise yeni yıl temalı şekillendiriliyor.

Fotoğraf: christmas-cookies.com

Kuzeyde her Julmarknad (Noel pazarları) pepparkakor ile süsleniyor ve kilise salonunda veya pazarın kurulduğu her yerde dolaşan glögg (İsveç sıcak şarabı) aromasıyla birleştiğinde, kendinizi tamamen Noel gibi hissetmenizi garanti ediyor. Selofan torbalarda paketlenmiş ve kurdele ile bağlanmış pepparkakorlar ise Noel şenliklerinde hayırseverlik için mükemmel bağış toplama aracı oluyor.

Son yıllarda ise pepparkakoru bir dilim mavi peynirle yemek popüler. Partilerde üzerine genellikle reçel ile gorgonzola gibi kremalı mavi bir peynirle biraz pepparkakor servis ediliyor. Ancak bu sunumu yaparken pepparkakorun çok çabuk yumuşayacağını unutmamakta fayda var. Bu nedenle ya birleştirme son dakika yapılmalı ya da misafirlerinizin peynir ve reçeli kendilerinin sürmesi istenmeli!

Fotoğraf: Barbara Elisi

Siz de pepparkakor yapmak isterseniz bu tarifi deneyebilirsiniz. Kurabiyelerin hava geçirmez bir kapta 4 haftaya kadar saklanabildiğini de bilmenizde fayda var!

Afiyet olsun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir