Lofoten Adaları, Norveç Nordland’a bağlı bir takımada ve geleneksel bölge olarak biliniyor. Vestvågøy, Moskenesøya, Gimsøya, Austvågøya ve Flakstadøya’dan oluşan Lofoten Adaları dağları, zirveleri, açık denizi, korunaklı koyları ve plajları ile kendine özgü bir manzaraya sahip. Başta Jules Verne olmak üzere yazarlar ve ressamlara ilham olan Lofoten Adaları aynı zamanda Sürdürülebilir Destinasyon Sertifikası‘na da sahip.

Lofoten’in en güzel özelliklerinden birinin Kuzey Kutup Daire’sine yakın olması nedeniyle oluşan Gece yarısı güneşi olduğu biliniyor. Gece yarısı güneşi sonucu ortaya çıkan manzarayı seyretmenin keyfi ise eşsiz! Aynı zamanda bu manzara karşısında kayaking, balık tutma, bisiklet sürme gibi aktiviteler yapabilir ya da sadece bu güzel manzarayı izleyebilirsiniz. Yine Kuzey Kutbu’na yakınlığı sebebiyle Lofoten’de dört haftadan daha kısa bir süre karanlık dönem yaşanıyor.

Fotoğraf: Marat Stepanoff
Borg‘daki Lofotr Viking Müzesi’ni ziyaret ederek Lofoten’e yerleşen ilk zanaatkârların eserlerini görebilir, Viking Çağı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Müze aynı zamanda şimdiye kadar keşfedilen en büyük Viking Longhouse‘unun replikasını da içeriyor.

Fotoğraf: Ulrich Kunst & Bettina Scheidulin
Lofoten’de yer alan ve sadece amatör takımlara en sahipliği yapan Henningsvær Stadyumu, dünyanın en muhteşem stadyumlarından biri olarak kabul ediliyor. Bu olağanüstü manzaralı ortamda maç izlemeye gidecekseniz yanınızda sandalyenizi getirmeniz öneriliyor çünkü stadyumun bir tribünü yok. Yukarıdan bakıldığında ise sahanın etrafındaki balık kurutma raflarını görebiliyorsunuz. Bu raflar adanın her yerinde görülebilir çünkü tüm dünyaya ihraç edilen kurutulmuş balıklar, Norveç Denizi’nden esen güçlü deniz rüzgarları sayesinde bu raflarda yapılıyor ve insanların en büyük geçim kaynaklarından biri.

Fotoğraf: lifeinnorway.net
Balıkçılık ve Lofoten
Lofoten’in çevresindeki yerleşim yerlerine göre nispeten yumuşak suya sahip olduğu biliniyor. Körfez Akıntısı, Kuzey Atlantik Akıntısı ve Norveç Akıntısının etkisinin birleşmesi bölgedeki iklimi ve suları normalden çok daha sıcak hale getiriyor. Bütün bunların sonucunda da Morina balığına yumurtlamak için mükemmel bir su oluşuyor. Şubat-Mart aylarında yumurtlamak için Lofoten’e gelen Morina balığı, bölgedeki balıkçı köylerinin kurulmasının en büyük sebebi.

Fotoğraf: Ulrich Kunst & Bettina Scheidulin
Adalara yaz aylarında gittiğinizde etraftan balık kokusu almanız ise çok normal, çünkü neredeyse adanın açık olan her yerinde balık kurutuluyor. Bu durum Lofoten‘e özgü, yiyecekleri muhafaza etmenin inanılmaz bir yöntemi. Başka birçok yer aynı yöntemi denemiş ancak hava ya çok ıslak ya da çok kuru ve sıcaklık ya çok sıcak ya da çok soğuk olduğu için asla aynı başarıyı elde edememiş. Arkeolojik çalışmalara göre ise balık kurutup satmayı ilk kez yaklaşık 1000 yıl önce Vikinglerin bulduğu biliniyor.

Fotoğraf: tasteatlas.com
Lofoten’e kadar gelmişken en ünlü köyü Reine’yi görmeden dönmek olmaz. Köprülerle birbirine bağlanan birkaç küçük adadan oluşan Reine, Norveç’te rorbu adı verilen balıkçı kulübeleri ile ünlü. Rorbu, normalde balıkçı köylerinde bulunan ve balıkçılar tarafından kullanılan, Norveç‘te geleneksel bir mevsimlik ev türü. Ancak şimdilerde daha çok turistleri ağırlamak üzere kullanılıyor. Binalar yapısal olarak karada dururken bir ucu gemilere kolay ulaşım sağlaması için direkler ile suyun içinde bulunuyor.

Fotoğraf: visitnorway.com
Lofoten’e giderseniz, Eylül ayından Mart ayına kadar Kuzey Işıklarını izleyebilirsiniz. Ayrıca başta Svolværgeita Dağı olmak üzere birçok dağa bir rehber eşliğinde tırmanış yapıp eşsiz manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

Fotoğraf: Alvaro Perez
1 comment