Bana en çok sorulan şehir değil ama çok sevdiğim için ve internette Oslo rehberi adı altında hoş olmayan çok fazla rehber olduğu için uzun süredir Oslo’da gezilecek yerler hakkında bir rehber hazırlamak istiyordum. Oslo’da anlatılacak çok yer/ aktivite var ama özet olması için sevdiğim mekanları aşağıya listeledim. Aşağıya Oslo Opera Binası, Munch Müzesi, Folkemuseum, Karl Johans gate gibi yazmadığım birçok yer var. Bu şimdilik hem alternatif hem de “gitsek mi, gitmesek mi?” diyebileceğiniz yerlerden oluşan bir gezi rehberi olsun. Oslo müzeleri, sanat galerileri, Oslo tasarım rehberi, konaklama önerileri, Oslo’da ulaşım ve Oslo’dan günübirlik nerelere gidilir gibi rehberleri de en kısa sürede hazırlayıp, Oslo rehberini güncelleyeceğim. Atladığım mekanlar olabilir, onları da gördükçe listeye eklemeyi düşünüyorum. Sürekli güncellenen bir rehber olacak 🙂 O yüzden bunu şimdilik “part 1” olarak düşünebilirsiniz.
Kopenhag, Stockholm, Helsinki, Reykjavik, Bergen, Göteborg, Aarhus rehberleri de yakında hazır! Ama çok acil lazımsa şimdilik Moddi, Fallulah, Olafur Arnalds, Tellef Raabe gibi lokal sanatçıların hazırladığı rehberlere buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Oslo’da gezerken ne dinlesek diyorsanız playlistimiz de var! 🙂
Oslo’da Yeme İçme
Oslo dünyanın “lezzet başkenti” olmasa da dünyanın neredeyse her yerinden farklı lezzetleri bulabileceğiniz kozmopolit bir şehir. Eğer oturup uzun uzun kahvaltı yapmaktan hoşlanıyorsanız, Grünerløkka’nın klasikleşen mekanı The Nighthawk Diner size göre. Mekanın özellikle pancake’leri meşhur olsa da kahvaltı menüsündeki The Disco Brunch ve The Nighthawk Breakfast Brunch güne sağlam başlamak isteyenler için ideal. Ama benim önerim Godt Brød‘e uğrayıp fırından taze çıkan Nordik hamur işleri ve kahve ile güne başlamanız. Eğer vaktiniz az ve Oslo’yu bir an önce keşfetmeye başlamak istiyorsanız aldıklarınızı kağıda sardırabilirisiniz 🙂
Eğer gün ortasında acıkırsanız uğramanız gereken birkaç mekan önerimiz var; Mathallen, Cafe Sara, Eldhuset, Munchies, Kulturhuset. Cafe Sara ve Eldhuset, günün her saatinde gidip, lezzetli yemekler yiyebileceğiniz iki mekan. Mathallen, içerisindeki 30’dan fazla işletme ile Asya’dan, Kuzey Norveç’e birçok farklı lezzeti bir arada bulabileceğiniz bir “food court”. Eğer akşam üzeri giderseniz içeride tematik partilere, müzik performanslarına da denk gelebiliyorsunuz ama gitmeden önce mutlaka Facebook sayfalarından kontrol edin.
Bence Oslo’daki en iyi burgercilerden birisi Munchies. Hem Torggata’da hem de Grünerløkka’da şubelerini denedim, lezzetleri arasında fark yoktu. İster gece atıştırmanızı, ister öğle yemeğinizi, hatta isterseniz geç kahvaltınızı burada yiyin ama Munchies’den burger yemeden Oslo’dan dönmeyin. Eğer burger seviyorsanız önermem gereken bir diğer mekan ise; Bun’s Burger Bar. Turist rotalarının biraz dışında kalsa da yolu kısaltmanız için Opera binasının hemen arkasında minik bir yaya köprüsü var.(bölge sürekli değişiyor, inşaatlardan dolayı etkilenmiş olabilir, gitmeden önce haritadan kontrol edin). Eğer yaz aylarında gidiyorsanız, Bun’s Burger’in hemen önünden denize de girebilirsiniz 🙂
Kulturhuset ise çok katlı yeni yerinde adı gibi tam anlamıyla bir “kültür evi” gündüz sakin sakin yemek yiyebileceğiniz, kütüphanesinde çalışabileceğiniz ya da dinlenmek için kahve içebileceğiniz bir yerken akşama doğru özel bira seçkisi, müzik performansları ile yer bulması zor bir mekana dönüşüyor.
“Norveç’e geldik, balık yemeyelim mi?” derseniz Fiskeriet ve Lofoten Fiskerestaurant en doğru tercih olacaktır. Ayrıca Norveç deniz ürünlerini Mathallen’de de deniyebilirsiniz. Ben balık ürünlerini suşi olarak tüketiyorum derseniz de doğru yerdesiniz çünkü dünyaya somonlu suşi kültürünü yayanlar da Norveçliler. Taze ve leziz suşileri ile benim en sevdiğim mekan; East Kitchen.
Yukarıdakilere ek olarak yaz/ kış gidebileceğiniz ve sokak yemeklerini tadabileceğiniz Vippa adında bir “food court” var. Osloluların özellikle iş çıkışında uğramayı sevdiği bu mekanın ayrıca sıcak havalar için fiyort kenarında oturabileceğiniz masaları da var.
En İyi Oslo Kahvecileri
Dünyanın en çok kahve içen ikinci ülkesi Norveç. Durum böyle olunca dünyanın en iyi kahvecilerinden bazıları da Oslo’da. Bunlardan birisi dünyada birçok kahvecide direkt kendisinin fotoğrafını görebileceğiniz “Tim Wendelboe“. Ödüllü baristanın Grünerløkka’da minik bir kahvecisi var. Burada hem kahvelerini deneyebilir, hem kahveler hakkında bilgi alabilir hem de arkadaşlarınıza kart yollayabilirsiniz 🙂 Muhtemelen buradan yolladığınız kart Oslo’da yapabileceğiniz en ucuz aktivite olabilir 😀 Tim’in Oslo’daki dükkanı dışında bir de Kolombiya’da bizzat gidip çalıştığı bir kahve çiftliği var. Buradan aldığınız her kahve ayrıca kahve yetiştiriciliği için yaptığı ar-ge çalışmalarına da destek oluyor.
Oslo’da kahvesini içmeniz gereken bir diğer mekan ise Fuglen. Hem tasarım mağazası, hem de kahveci olan mekan aynı zamanda vintage dekorasyonu ile de özellikle soğuk havalarda içinizi ısıtıyor. Oslo seyahatiniz boyunca deneyebileceğiniz diğer kahveciler ise Supreme Roastworks ve Java. Java gibi önerdiğim bazı mekanlar birçok Oslo rehberinde size gezmenizi söyleyen mekanlardan uzak kalabilir ama aslında değil 🙂 Rehberin devamındaki öneriler birbirini tamamlıyor olacak.
Bırak 3. dalga kahvecileri derseniz de İskandinavya’da Starbucks’ın en büyük rakibi Espresso House‘u Oslo’nun her köşesinde bulabilirsiniz 🙂 Hatta Aker Brygge’deki şubesinin fiyort manzarası var.
Oslo’da Görülecek Yerler/ Yapılacaklar
Renkli, Eski Evler
Eski Norveç evleri deyince akla gelen rengarenk, bir-iki katlı ahşap yapılardan maalesef Oslo’da çok az kalmış ama yine de görüp ah keşke benim evim olsaydı, acaba burada kim yaşıyor dedirten birkaç ev var 🙂 Bu evleri en yoğun olarak görebileceğiniz yerler aslında Ingeborgs ve Danmarks gate. Instagram’da bile bakınca çok fazla fotoğrafını bulamadığınız bu iki sokakta eski Oslo hala hayatta.
Bir de Oslo’ya giden herkesin mutlaka uğradığı Damstredet ve Telthusbakken var. Grünerløkka’dan başlayıp, Telthusbakken’deki şirin pembe evin fotoğrafını çekip, Edvard Munch’un mezarına uğradıktan sonra Damstredet’teki kırmızı evin fotoğrafını çekip, Grünerløkka’da biten 10 dakikalık rotaya bence genelde atlanılan ama mutlaka uğranılması gereken St. Hanshaugen Parkı ve yukarıda bahsettiğim Java Oslo da eklenmeli. Eğer vaktiniz kalırsa, yakınlarda kalıyorsanız Rodeløkka’ya da uğrayabilirsiniz.
Manzaralar
St. Hanshaugen‘in Oslo manzarası övülse de bence parktan Oslo’yu görmek biraz zor 😀 Eğer Oslo’ya yukarıdan bakmak istiyorsanız daha iyi seçenekler var. Bence en güzel manzara Anker Apartment‘ın çatısı. Buraya çıkmak için maalesef hostelde konaklamanız için verilen oda kartınızın olması lazım ama orada kalmıyorsanız da kapısına gidip, kalan birilerinden rica edebilirsiniz. Tepedeki manzara gerçekten çıktığınıza değiyor.
Kimseden izin almanız gerekmeyen diğer yerler de DNB Batı Kulesi ve Holmenkollbakken. Bence Holmenkollbakken, gerçekten güzel bir manzaraya sahip. Oslo’yu ve Oslo Fiyordu’nu bir arada görebiliyorsunuz. Ama biraz uzaktan baktığınız için “şehre yukarıdan bakıyorum” hissini Anker’de olduğu gibi alamıyorsunuz. DNB Batı Kulesi ise Oslo Barcode projesi halka açık terasa sahip olan tek binası. Her kattan Oslo Fiyordu gözüksün, şehir ile denizin arası kesilmesin mantığı ile inşa edilen 12 kuleden biri olan DNB Batı Kulesi’nin terası “acaba buraya gerçekten çıkılıyor mu?” diye düşündürse de gerçekten güzel bir manzaraya sahip. Ama şu an yeni Munch müzesi ve şehir kütüphanesi inşaatından etkileniyor olabilir. Bir de elinize dondurmanızı alıp, Akerbrygge‘de yürüyüşe çıkabilirsiniz. Oslo Fiyordu’na doğru uzanan Akerbrygge, son zamanların en başarılı kentsel dönüşüm projesi olarak gösteriliyor.
Parklar, Bahçeler
Oslo’da gitsem mi, gitmesem mi diye düşünüp sürekli neyse bir dahaki sefer giderim dediğim Vigeland‘a ilk gittiğimden beri her fırsatta tekrar ziyaret etmeye çalışıyorum. Keşke daha önce gitseymişim. Dünyanın tek bir sanatçı tarafından yapılan en büyük heykel parkı olmasının yanı sıra, gördüğüm en etkileyici heykeller de bu parkta yer alıyor. Eğer yürümeyi seviyorsanız Oslo’nun herhangi bir yerinden parka yürüyebilirsiniz. Bazılarına göre uzun bir yol olabilir ama yol boyunca Uranienborg, Frogner gibi mahallelerin rastgele seçtiğiniz sokakları bile çok keyifli.
Hava durumu ne olursa olsun Vigeland Parkı’nı istediğiniz zaman görebilirsiniz ama bir başka heykel parkı olan Ekebergparken için bence havanın iyi olması şart. Munch’un meşhur Çığlık tablosundaki Oslo manzarasını da Ekebergparken yolunda görebilirsiniz.
Şehrin içinden akarak Oslo’yu ikiye ayıran Akerselva kenarına indiğinizde bazen hala şehir merkezinde olduğunuzu unutuyorsunuz. Nehir boyunca çevresinde yürüyebileceğiniz patikaları, minik şelaleleri ve eski köprüleri ile Akerselva, kahvenizi alıp mola vermek için ya da akşam yürüyüşe çıkmak için çok güzel.
Oslo doğa ile çok barışık bir şehir. Kendinizi doğanın içinde bulmak için çok uğraşmanıza gerek kalmıyor ama doğa ile başbaşa kalmak istiyorsanız Sognsvann’a uğramalınız. Osloluların balık tutmak, piknik yapmak hatta yüzmek için bile sıkça ziyaret ettiği Sognsvann, yürüyüş için de uygun.
Alışveriş
Oslo diğer Avrupa şehirlerine göre biraz daha pahalı olduğu için ikinci el kültürü de çok yaygın. Bunun için ise doğru adres, vintage dükkanları ile dolu sokak; Markveien. Sokağın hemen başındaki Maritabutikken, biraz karmaşık gözükse de içeride vakit geçirdiğinizde çok güzel parçalar bulabileceğiniz bir dükkan. Ayrıca buradan yaptığınız alışverişler ile Oslo’da yardıma muhtaç gençlere de destek olmuş oluyorsunuz. Ayrıca Velouria Vintage da kıyafet için gözde vintage butiklerden. Alışveriş yapmak isterseniz ve Karl Johan’ın kalabalığından kaçmak isterseniz, Norveç Kraliyet Sarayı’nın hemen arkasındaki Majorstuen‘e doğru yürüyebilirsiniz. Ayrıca Grünerlökka’da neredeyse her sokakta kendi tasarımlarını satan butikler de var.
Eğer bir şehre gidip benim gibi kitapçı görmeden dönmek istemeyenlerdenseniz, Tronsmo Oslo’da içinde saatler harcayabileceğiniz bir kitapçı. İngilizce kitap koleksiyonu çok geniş olsa da, o kadar güzel kitaplar var ki Norveççe bilmeseniz de almak istiyorsunuz. Eğer rota olarak size ters geldiğini düşünüyorsanız, yukarıda bahsettiğim Fuglen’i ve Oslo Üniversitesi’ni de listenize ekleyebilirsiniz. Kırtasiye için ise küçük ama içerisindeki her şeyin sizi hayran bıraktığı Lush Dive‘a mutlaka uğramalısınız.
Müzik sahnesinin bu kadar kuvvetli olduğu şehirde plakçıya uğramadan dönmek olmaz 🙂 Bunun için ise doğru adres; Big Dipper. Gezerken aklınıza “ya bu insanlar saçlarını ne güzel kestirmiş” gibi bir soru gelirse Pelspels‘e uğrayabilirsiniz 🙂
Görülecek/ gidilecek yerlere ek olarak hem sauna/ hem de sanat merkezi olan Salt, saunadayken konser izlemenize, workshoplara katılmanıza olanak sağlıyor. Yaz/ kış ziyaret edebildiğiniz bu mekanda ayrıca kışın buzlu sularda denize girebilir, yazın ise açık havadaki etkinliklere katılabilirsiniz. (Etkinliklere katılmak için saunaya girmeniz şart değil 🙂
Oslo Gece Hayatı
Oslo küçük bir şehir olsa da gece hayatı aslında çok hareketli. Hatta geçtiğimiz yıl bir festivalin incelediği ana konu “Oslo, yeni Berlin mi oluyor?”idi. Oslo’ya gelmişken konsere gidelim, dans edelim derseniz, önerebileceğim mekanlar hiç değişmiyor. Birbiri ile yan yana Ingensteds ve Blå, Oslo gece hayatını şekillendiren iki ana mekandan birisi. Neredeyse haftanın her günü bir etkinlik yakalayabilirsiniz. “Gece kulübü” olarak adlandırabileceğimiz bu iki mekan dışında Oslo’nun öne çıkan sahneleri ise John Dee, Rockefeller, Sentrum Scene ve Vulkan. Özellikle Sentrum Scene ve Rockefeller hem Norveç hem de dünyanın önde gelen isimlerini sahnesinde ağırlıyor.
Eğer oturup bir şeyler içmek isterseniz ise dünyanın en iyi barları arasında gösterilen HIMKOK‘da kendi ürettikleri alkoller ile hazırladıkları kokteyllerden mutlaka denemelisiniz. Norveç’in meşhur kraft biralarını denemek isterseniz de hem yukarıda bahsettiğim Kulturhuset hem de Crowbar doğru seçenekler. Ayrıca kokteyl için kendi yeşil bitkilerini yetiştiren Torggata Botaniske‘ye de göz atabilirsiniz. Ayrıca alt katında konser olurken, üst katında keyifli bir akşam geçirebileceğiniz Parkteatret‘i de unutmayalım.
6 comments
Süpersin Utku,
İki günlük Oslo turu için başka hiçbir yere bakmaya gerek kalmadı sayende.
Yarın Oslo’ya uçuyorum, şahane tavsiyeler için teşekkürler!