Vigeland Park, Oslo‘da bulunan en büyük halka açık park Frogner Park içerisinde yer alıyor. Granit, bronz ve dövme demirden yapılmış 200’den fazla heykelden oluşan heykel parkı, Norveç’in en ünlü heykeltıraşı Gustav Vigeland‘ın hayatının eseri. Park, 1940-1949 yılları arasında kuruluyor ancak içerisindeki eserler 40 yılı aşkın bir çalışmanın sonucu olarak biliniyor.
“Sütun benim dinimdir.”
Gustav Vigeland
Norveç’teki en ünlü heykeltıraşı Gustav Vigeland 1869’da doğuyor, gençken Oslo’ya taşınıyor ve özellikle Vigeland Park’ı yaratarak şehir üzerinde önemli bir role sahip oluyor. Parkın yapımının başlangıcında bulunsa da parkın son hali Vigeland’ın vefatından sonra tamamlanıyor.
THE MONOLITH
17 metre yüksekliğindeki The Monolith, Vigeland Park’ın en yüksek noktasında duruyor. Eserin adı Latince monolithus kelimesinden, Yunanca μονόλιθος (monolithos), μόνος “tek” veya “tek” ve λίθος “taş” kelimesinden türetiliyor. The Monolith, tek parça katı taştan imal edilmiş gerçek bir monolit olarak parkın gözdesi konumunda.
İnsanoğlunun karmaşıklığına bir övgü olan parktaki heykeller, The Monolith’in etrafında toplanıyor. Vigeland Park’ın en yüksek noktasında bulunan eserde tepesine çocuklarla birlikte tırmanan ve birbirine tutunan 121 insanı tasvir ediliyor. Heykel, bir tür diriliş vizyonu ve maneviyat için özlem, çaba olarak yorumlanıyor. Heykeldeki her figür hayatın farklı bir aşamasını temsil ediyor.
Monolith Platosu, Frogner Park’ın kuzeyinde The Monolith heykelini de barındıran basamaklardan oluşan bir platform. “The Wheel of Life” temasını temsil eden 36 figür heykeli de bu cephede yer alıyor. Alanda bulunan kapılar 1933 ile 1937 yılları arasında tasarlanıyor ve Vigeland’ın 1943’te ölümünden kısa bir süre sonra dikiliyor.
THE BRIDGE
Köprü’nün 58 bronz heykeli, zengin çeşitlilikte çocukları, kadınları ve farklı yaşlardan erkekleri gösteriyor. Köprü, ikonik küçük çocuk heykeli Sinnataggen’i (The Angry Boy) de barındırıyor. Köprüdeki heykellerin ortak teması ise oyun, şehvet, enerji ve canlılık. Vigeland bu heykelleri 1925-1933 döneminde modelliyor. Heykellerden bazıları ise 1940’ların başında Vigeland Park’a monte edilen ilk heykellerden.
Sinnataggen’i (The Angry Boy) Oslo kartpostallarından da hatırlayabilirsiniz.
THE FOUNTAIN
The Bridge‘in ötesinde bulunan patika, bir gül bahçesinden geçerek parkın en eski heykel birimi olan The Fountain‘e kadar devam ediyor. Bereketin evrensel bir simgesi olan su, çeşme ve çevresindeki 20 heykel grubuyla anlamlı olarak yorumlanıyor ve hayatı simgeliyor.
The Fountain’in etrafındaki heykeller farklı yaşları temsil eden erkekler, hayatın yüküyle uğraşmak olarak yorumlanıyor. Ağaç grupları ise insanın doğayla ilişkisinin romantik bir ifadesini temsil ediyor. Ayrıca, çocukluk ve ergenlikten yetişkinliğe, yaşlılığa ve ölüme kadar uzanan, hayatın gelişen aşamalarını da tasvir ediyor.
Parkı gezerken Vigeland’ın birbirinden güzel, ilginç ve çarpıcı eserleri sayesinde kendimiz ve çevremizdekiler hakkındaki duygularımızla yüzleşebilir ve belki de yaşam döngüsündeki yerimizi düşünebiliriz. Aynı zamanda Vigeland, ücretsiz bir şehir parkındaki heykellerine herkesin erişmesini sağlayarak bu duyguların evrensel olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Yolunuz Norveç’e düşerse en önemli turistik yerlerinden biri olan ve Norveç Miras Yasası kapsamında korunan Vigeland Park’ı mutlaka görmelisiniz.
1 comment