Odin ve Kahin

Wardruna’nın Solisti Einar’a ilham olan Völuspá ile tanışın

Eski İzlanda dilinde Kahinin Kehaneti anlamına gelen Völuspá, İskandinav kültürü ve mitolojisinin değerlendirilmesi açısından önemli bir metin. Ortaya çıkışı 10. yüzyıla kadar uzanan ve Poetic Edda’da bulunan bu metin, Hristiyanlığın Pagan inançlarının yerini almaya başladığı döneme denk geliyor. Bazı akademisyenlere göre Völuspá, İskandinav inanç sistemi Hristiyanlık tarafından silinmeden önce oluşturulmuş kutsal bir metin.

Odin, ya da metinde atfedilen şekliyle “katledilenlerin babası”, gelecekte onları nelerin beklediğini bilmek amacıyla kahini çağırıp sorguluyor. Bir çeşit trans halindeki kahin olanları ve olacakları anlatmaya bir hayli geçmişten başlıyor. İlk başta evrenin ve zamanın yaratılışından, tanrıların refah içinde yaşadığı altın çağdan bahsediyor. Sonra işin içine devler ve akabinde cüceler giriyor. Bunlardan sonra ölümlü insan ırkının yaratılışını anlatıyor ve böylece tarih başlıyor. Fakat sonra, büyü alanında oldukça becerikli gizemli bir kadın, tanrıların Æsir eşrafında ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda Æsir tanrıları kendilerini aniden Vanir eşrafıyla savaşta buluyorlar.



Savaş bitip barış sağlandıktan sonra tanrılar, yıkık ve hasarlı Asgard’ı onarmaları gerektiğine karar veriyorlar. Bir dev çıkıyor ve Asgard’ın duvarlarını çok kısa sürede onarabileceğini söylüyor. Fakat karşılığında güneşi, ayı ve Frejya’yı istiyor. Tanrılar bunu başarmanın imkansız olduğunu düşünerek devin Asgard’a girmesine izin veriyorlar. Ancak dev gerçekten çok hızlı davranıyor ve görevi başaracağını anlayan Thor, onu yok etmesi gerektiğini düşünüyor. Çekiciyle devi katledip Tanrıların deve bahşetmiş olduğu Asgard’da güvenli barınma iznini çiğniyor.

Metnin İngilizceye çevirisinde Thor’un bu hareketi kutsal bir yemini bozma, bu yeminlerle sağlanan bağlılık ve verilmiş sözleri yok etme olarak yorumlanıyor. Ayrıca Thor’un bu hareketiyle karakterine dair bilgi sahibi de olabiliyoruz. Thor, devi fevri ve şiddetli bir öfke içinde katlediyor, yani öfkesine yeniliyor. Bu da okuyucuya tanrıların mükemmel olmadıklarını, onların da zaafları ve kusurları olduğunu söylüyor aslında. Ve aynı zamanda bu son derece güçlü, bilgili ve bir o kadar da insani yanlara sahip tanrı mitlerinden anlıyoruz ki, biz insanlar bu üstün varlıkları aslında kendimizi görmek istediğimiz gibi anlatıyoruz. Çok tanrılı dönemde yaratılan bu tanrı mitleri aslında bizlerin birer yansıması. Onları kendimizin üst versiyonları olarak yaratıyoruz.

Tıpkı Thor hakkında bize çeşitli çıkarımlar sağlaması gibi, Nordik mitlerin çoğunu içinde barındıyor Völuspá. Bizler de bu şiirsel metni okuyarak, tıpkı düz yazı formunda olduğu gibi, çeşitli bilgilere erişiyoruz. Nordik mitolojiye göre evrenin yaratılışı, İlk insanlar Askr ve Embla’nın ortaya çıkışı, tanrıların kıyameti Ragnarök  gibi mitler, halk arasındaki sözlü ve masalsı anlatımlarının yanısıra günümüze hep bu şiirlerle ulaşmış bilgiler. Edebiyatın bilgilendirmedeki rolü hiç kuşkusuz çok önemli.


Metni anlatmaya geri dönecek olursak, Thor’un devi katletmesinden sonra Kahin günümüze geliyor. Odin’e daha fazla bilmek isteyip istemediğini soruyor ve Odin kahini her seferinde devam ettiriyor. Kahin, Odin’in çok sevilen oğlu Baldr’dan bahsediyor ve Baldr’ın ölümünün Ragnarök’a dair alametler taşıdığını ima ediyor. İlerleyen dizelerde görüyoruz ki Ragnarök’un yaklaştığına dair işaretler baş gösteriyor. Savaşlar çoğalıyor, gök yüzünden zehir yağdığı tasvir ediliyor. Yeminlerin ve verilmiş sözlerin bir değeri kalmıyor. Odin’i öldürecek kurt Fenrir doğuyor, güneş kapkara oluyor ve yaz gelmiyor. Kardeş kardeşle savaşıyor, insanlar arasında bağlar zayıflıyor, kötülük ve art niyet bir virüs gibi yayılıyor ve kimse kimseye merhamet etmiyor. Onları taşıdığına inandıkları ağaç Yggdrasill bile bunlara dayanamayıp sallanıyor, bu da depremlerin ve felaketlerin çoğalması demek oluyor. Ve aynı dizelerde, Ragnarök’ta tanrılarla savaşacak dev ırkının artık serbest kaldığını okuyoruz.

Fenrir

Kahin Ragnarök’ta neler olacağını, tanrıların nasıl öleceğini ve dünyanın nasıl yok olacağını anlatıyor. Ne var ki, bunun sonsuz bir bitiş olmadığını da biliyoruz. Her şey sona erdikten sonra, kahin dünyanın yeniden canlandığını görüyor. Buradan da anlaşılıyor ki, Nordik mitolojide (ve çok tanrılı pagan dinlerinin çoğunda) döngülere inanılıyor, döngüler kutlanıyor. Ragnarök’un bir son olmaması, Nordik halkların hayatı ve doğayı bir döngü içinde algıladığına dair en iyi örnek olabilir.



Aynı şekilde, dünyada denizlerin etrafını saran devasa yılan, Thor’un baş düşmanı Jörmungandr da Ouroboros’a benziyor. Ouroboros, antik Mısır ve Yunan kültürlerinde ortaya çıkmış, kendi kuyruğunu yerken tasvir edilen bir yılan simgesidir. Hayatın sonsuz döngüsünü/ döngüselliği temsil eder. Jörmungandr’ın dünyayı sarıp sarmalaması bu imaja çok benzemektedir, ki bu da bizleri tekrar döngüsellik konusuna taşıyor.

Ouroboros

Son satırlarda ejderha Nidhogg’un tasvirleri anlatılıyor ve okuyucu ister istemez şu soruyu soruyor kendine: bu ejderha yeni varolan dünyada da kötülüğün olduğuna mı işaret ediyor yoksa kahin günümüze geri döndü ve Ragnarök’un başka bir alametine karşı bizleri uyarmaya mı çalışıyor?

İskandinav halkı tarafından bu kadar sevilen ve saygı gören bu hikayenin kendine şarkılarda yer bulmaması imkansız gibi.

Wardruna’nın solisti Einar Selvik’in de bu şiirden farklı dizeleri seslendirdiğini görüyoruz. Ayrıca seslendirmekle kalmayıp dinleyicisine okuyacağı şey hakkında bilgilendirme de yapıyor. Völuspá, Einar’ın yanısıra diğer müzik gruplarına da ilham olmaya devam eden bir metin.

Einar Selvik’ten Völuspá’yı dinleyin:

Yararlanılan kaynaklar:

Larrington, Carolyne. The Poetic Edda. Revised edition, Oxford University Press, 2014.



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir