Jagten

Son yıllarda Lars von Trier ile adından sıkça söz ettiren Danimarka sineması, The Hunt (Jagten) ile yerini daha da sağlamlaştırıyor. Yönetmen Thomas Vinterberg,  1998 yılında çektiği The Celebration filminden beri ilk kez dişe dokunur bir film ile seyircinin karşısına çıkmış.

Neşeli açılış görüntüleri ve müziği sizi yanıltmasın, Jagten izlediğiniz en rahatsız edici filmlerden olabilir. Başroldeki Lucas karakteriyle ilk kez bu sahnede karşılaşıyoruz. Lucas ve arkadaş grubununun av sırasındaki samimiyetini gördüğümüz neşeli kısmı, gurubun günlük hayatlarında da birbirlerine bağlı olduğunu gördüğümüz sahneler takip ediyor. Ardından, kendi hallerinde yaşayan, kreş öğretmeni Lucas ve kasaba halkının düzeni, kimsenin beklemediği bir şekilde çöküyor.

-Olaydan önce, çocuğun beresi, tehlikenin yönünü işaret ediyor,

Yaşanan olay, gazetelerin 3. Sayfalarında yer edinecek cinsten. Durum böyle olunca sinemada da benzer durumları sık sık görmek mümkün. Bu filmi diğer Salem Katliamlarından farklı kılan, olayın başımıza gelme ihtimalinin bir Arap’ı öldürmemiz kadar yüksek olduğunu hissettirmesi, iç karartıcı öğeleri kusursuzca barındırması; sürekli tedirginlik, korku, çaresizlik ve de yalnızlık. Mads Mikkelsen’in oyunculuğu (Performansı Cannes jürisi tarafından da ödüllendirilmiş.); filmin oldukça başarılı sinematografisi; kuzeyin kapalı, kasvetli havası ve olayın küçük, dış dünyaya kapalı bir kasabada geçmesinin yarattığı atmosfer filmi başarılı yapan diğer faktörler arasında.

-Etrafındaki yetişkinlerden sadece Lucas ve ergenlik çağındaki abisinin kendisine vakit ayırdığı Klara…
-Bir erkeğin çocuk, bir çocuğun erkek olduğu günde Klara’nın abisi… Lucas için hiçbir şey eskisi gibi olamaz.

Özetle, ülkemin insanlarına inancını kaybetmiş biri olarak, kurtarılmış bölge olarak gördüğüm Nordik ülkelerde de toplum mekanizmasının çalışma biçiminin aynı olduğunu görmek (ne kadar kurmaca olduğunu bilsem de) beni karamsarlığa sürükledi. Şiddet kullanımı neredeyse yokken bu atmosferini bana bulaştırması ve gerçekçiliği; son 40 saatte 3 saat uyumuş olmama rağmen beni ekrana kilitlemesi sayesinde filmi oldukça başarılı buldum. Son yılların önemli filmlerinden, mutlaka izleyin.

1 comment
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir