2000’lerin Bombay Bicycle Club, Toor Door Cinema Club gibi müzik gruplarını ‘club’ adını bir hayli fazla kullanmışken The Jürgen Clubs olmasın? Elbette, Liverpool’un çok sevilen teknik direktörü Jürgen Klopp’tan fazlasıyla etkilenen futbol sever The Jürgen Clubs üyeleri aynı zamanda yukarıda bahsettiğimiz gruplara saygı duruşunda bulunmaya karar vermiş.
Her ne kadar futbol bu grup için sembolik olarak bir anlam taşısa da The Jürgen Clubs enerjik ve indie rock tınılarıyla inanılmaz akılcı tınılara imza atıyor. Şu an Danimarka’nın en gözde ve yükselişte olan indie rock gruplarından birisi ise kesinlikle
The Jürgen Clubs, Magnus Grilstad ve Heimatt ile Alcabean’den tanınan kardeşler Victor ve Julius Schack’in, Danimarka’nın önde gelen festivallerinde Roskilde, Smukfest ve SPOT gibi sahne aldıktan sonra 2021’de yeni ve iddialı bir proje yaratma kararı almalarıyla doğdu. Daha sonra gruba Sebastian Toft katıldı ve birlikte, kendi icat ettikleri ‘jakuzi-rock’ türünde benzersiz bir evren yarattılar.
Grubun solisti Magnus Grilstad, “Jakuzi bizim için rahatlama, güneş, sıcaklık, palmiye ağaçları, su oyuncakları ve en önemlisi tatil demek. Tatildeyken insan kendini fazla ciddiye almaz. Önyargılarını bir kenara bırakır, yeni insanlarla tanışır ve duygularını ortaya çıkaran ekstra bir kokteyl içer, komik ve garip hikayeler paylaşır. The Jürgen Club’un özü de büyük ölçüde budur; bu yüzden ‘Jakuzi’ diyoruz,” diye bu janrı açıklıyor.
SPOT Festivali’nde yine festivalin prime saatlerinde sahne alan grup yine renkli ve enerjik dünyasını dinleyiciyle buluşturdu. Başarılı sahne performansıyla ise The Jürgen Clubs kalabalığa rağmen dinleyiciyi yakalama konusunda oldukça başarılıydı. Grup, geçtiğimiz cuma “Country Boy” adlı oldukça cazip ve eğlenceli bir tekliye de imza attı.
Biz de SPOT Festivali öncesi The Jürgen Clubs ile biraz sohbet etme şansını yakaladık.
– Merhaba, The Jürgen Clubs! Her şey nasıl gidiyor? Komik bir soruyla başlayalım: Aranızda çok büyük Liverpool hayranları mı var, ve “Jürgen Clubs” ismine nasıl karar verdiniz?
Her şey HARİKA! SPOT Festivali için sabırsızlanıyoruz ve sizin için harika bir şov hazırladık!
Aslında bu soruyu cevaplamaktan biraz korkuyoruz çünkü futbol taraftarları çok fanatiktir ve yanlış takımı destekleyerek insanları ürkütmek istemiyoruz. Ama aslında hepimiz farklı takımları destekliyoruz. Bu grubu korona döneminde kurarken, tüm demolarımız ve iç çalma listelerimiz için bir çalışma başlığına ihtiyacımız vardı ve hepimiz Jürgen Klopp’un ne kadar çekici ve karizmatik olduğunu konuşmuştuk. Ve birden The Jürgen Clubs adı, 2000’li yılların tüm gruplarına (Bombay Bicycle Club, Two Door Cinema Club) küçük bir övgü olarak komik bir öneri olarak ortaya çıktı – bu ismi o kadar uzun süre çalışma başlığı olarak kullandık ki, aslında daha iyi ve bizim şovlarımızın ve müziğimizin sergilemesini istediğimiz vibe’a sahip bir isim bulamadık – komik, dışa dönük ve günlük hayatımızdan bazı hikayeleri fazla paylaşmaktan korkmayan bir isim.
– Parçalarınızı dinlerken, hızlı davul ritimleri ve groovy gitar riffleriyle kendimi bir video oyun dünyasına girmiş gibi hissediyorum. Özellikle “Soft” parçasıyla kendimi bir tür 8-bit oyun karakteri gibi hissediyorum. Bu oyun benzeri, eğlenceli atmosferi yaratmak her zaman planınızın bir parçası mıydı? The Jürgen Clubs’ın 8-bit müzikal evreninden biraz konuşabilir miyiz?
Video oyun dünyasından bahsetmen komik – aslında “Soft” adlı parçamız yeni bir video oyunu olan Roblox’a eklendi ve bu video oyunlarında bulunan neşeli müziği gerçekten çok seviyoruz. Sanırım müzikal ufkumuzu genişletmeye çalışıyoruz ve birkaç şeyi bir araya getiren şeylerin olduğuna umuyoruz ki ses açısından deneysel tekliler yayınlayabiliriz. Aynı zamanda iyi melodiler ve Magnus’un vokaliyle her şeyi bir araya getirebiliriz. Bir gün 8-bit ses manzarası olabilir, ertesi gün dile dolanan pop melodileri yapmak isteyebiliriz, ama hepsini bizi tanımlayan tuhaflık altında birleştirmeye çalışıyoruz diyebiliriz.
– Görsel evreninizden biraz da bahsedelim. O SIMS esintili grup fotoğrafınız gerçekten dikkat çekici. Bu tuhaf fikir nasıl ortaya çıktı?
Tüm kredi inanılmaz fotoğrafçımız Line Westerboe’ye gidiyor – genellikle her altı ayda bir onunla bir session ayarlıyoruz ve birçok tuhaf şey yapıyoruz. Line harika bir sanatçı ve farklı evrenlerle birlikte çalışma konusunda çok başarılı. Ayrıca bizi çok iyi tanıyor ve dünyaya vermek istediğimiz vibe’ı anlıyor. Bu yüzden onunla birçok tuhaf ve komik fotoğraflarımız var.
– Müzikal etkiler veya ilhamlar konusunda The Jürgen Clubs’ın benzersiz sesini ve tarzını şekillendiren ilham kaynaklarınız kimler? Biraz da jakuzi rock janrını açıklayabilir misiniz?
2000’li yılların gruplarına olan övgümüz sadece eğlence için değil, gerçekten 2000’li yılları ve o dönemde çıkan grupları çok seviyoruz. Müzikal beğenilerimiz o zamandan ve birçok yeni sanatçıdan geliyor, bu yüzden ilham listemiz Bombay Bicycle Club’dan Japanese Breakfast, Mew, Phoenix’e kadar uzanıyor. Sonsuza kadar gruplar ve sanatçılar sayabilirim.
– Geleceğe baktığınızda, The Jürgen Clubs için ufukta neler var?
Heyecan verici zamanlar! Bu yaz yeni materyaller kaydediyoruz ve umarız bu 2025’te çıkacak bir ilk albüme dönüşür, ama göreceğiz. Büyümeye devam etmek ve özellikle Danimarka dışında da adımlar atmak istiyoruz, bu yüzden Danimarka dışında daha geniş bir yayım için her şeyi ayarlamaya çalışıyoruz ve tur etkinliklerimizi artırmayı da hedefliyoruz – önümüzdeki yıl bazı konserlerimiz var ve umarız gelecek yıl da festival dolu bir yaz olur.