Röportaj: dePresno

Röportaj: dePresno

En sevdiğimiz Nordik müzisyenlerden dePresno bugün yeni albümü “Places”ı yayınladı. Normalde Bergen’den ses manzaraları sunan ve derinlikli vokallerine bayıldığımız müzisyen yeni albümüyle bizi minik bir dünya turuna çıkarıyor. dePresno’nun gerçekte gittiği, gidebileceği ve hayalinde gitmiş olduğu yerlere “Places” sayesinde adeta ışınlanıyoruz.

Müzisyenin önceki albümleri “Technicolor” ve “Monochrome”a kıyasla oldukça farklı bir yerde konumlanan yeni albümü “Places” kariyerinde de yeni bir evreye doğru geçtiğinin göstergesi. Son zamanlarda folk ve country müzik dinlerken kendini bulan dePresno bir de bunun üstüne Nashville’e gidince country esintili bir albüm yapmadan duramamış. Elbette Nashville havasını Bergen’den karakteristik ögelerle de bir potada eritmiş.

dePresno ile albüm hakkında uzun uzadıya konuştuk.

-Selam dePresno, nasılsın? Pandemi dönemindeki en üretken müzisyenlerden biri de sensin, pandemi senin için nasıl gidiyor?

dePresno: Selaaaam Nordik Simit! Seni özledim! Aslında gayet iyiyim. Çok çılgın bir yıl oldu ama en azından arkadaşlarımın yardımıyla albümümü bitirebildim. Bu yüzden gerçekten bu albümü bugün sizinle buluşturabildiğim için çok mutluyum, gurur duyuyorum. Çoğu insan için moral bozucu bir yıldı ama tüm bu çılgınlığın diğer tarafında eskisinden daha fazla sevgi ve takdirle buluşacağımızı hissediyorum!

-Albümdeki parçaların isimlerine ilk bir göz attığımda sanki daha önce bulunmuş olduğun yerlerle ilgili duygularının bir özetini yapıyormuşsun izlenimini aldım. Bu fikir aklına nasıl geldi?

dePresno: Aslında oldukça rastgeleydi! Albümü yazarken Nashville’de birlikte geçirdiğimiz kısıtlı zaman nedeniyle, deyim yerindeyse “yaratıcı bir sıçrama tahtasına” ihtiyacımız olduğunu hissettik. Fikir şuydu, şarkı adlarını yazdık ve isimler itibariyle ne yapacağımıza karar verdik. Coğrafyaya, kültürlere, dinlere ve genel olarak insanlara her zaman ilgi duymuşumdur. Dünyanın her yerinden 2 üvey kardeşi ve 20 evlatlık kardeşi olan tek çocuğum. Bir noktada, aile arasında aptalca bir rekabet başladı. Kim en çok ülkeye gitti? Şu anda 53 ülkeyle dördüncü sıradayım. Bu yüzden bu büyülenmenin bir noktada bu şarkılarla sonuçlanması gerekiyordu.

-Yine parça listesinden bahsetmek gerekirse bunun sanki senin bir haritanmış, sırasıyla gideceğin yerlermiş gibi bir izlenime kapıldım. Albümün sonunda da, on ikinci parçanın da belirttiği gibi yeniden Bergen’e geliyorsun. Albümdeki mekan ve yer motifinden biraz bahsedebilir misin?

dePresno: Evet, bu yüzden her parça ismi dünyada (ve uzayda!) benim gerçek ve kurgusal yerlerdeki bağlantılarımdan ismini alıyor. Paris’teki eski sevgililerden hayali Bitter Street’e, çocukken yaşadığım yağmurlu evlerden California’da güneşlenen spor barlarına kadar. Albümdeki her bir şarkı son birkaç sene içinde bir yetişkin olarak yaşadığım kişisel anekdotları ve hikayeleri anlatıyor. Senin de söylediğin gibi, bu yolculuğa çıktıktan sonra bir nevi eve dönüyorum, belki daha önce sahip olduğumdan daha farklı bir zihniyet ve biraz daha fazla deneyim ile.

“Places” adlı yeni albümün aslında hayata 11 günde geldi. 11 parçanın yer aldığı albüm 11 günde yazıldı. Bir de albümün sonsözü diyebileceğimiz “Bergen, Again” adlı parça var. Bu kadar kısıtlı bir zamanda 11 parça yazmak nasıl bir deneyimdi?

dePresno: Her şeyden önce inanılmaz eğlenceli ve eğiticiydi. Benimle birlikte şarkıları yazan Askjell ve Henry, inanılmaz yetenekli şarkı yazarları! Ayrıca SADECE 11 gün içinde hem şarkıları yazdık hem de yapımını tamamladık. Genellikle şarkıyı yazdığınız gün üretmeye başlarsınız ama elimizde sadece boktan eski bir gitar, akordu bozuk bir piyano ve fikirleri kaydetmek için bir telefon vardı! Bu yüzden belki bir gün size ham ilham alma fikirlerini göstereceğim!

“Technicolor” ve “Monochrome” albümlerinden açıkça farklı olan “Places” albümünü müzik kariyerinde yeni bir bölüm olarak mı görüyorsun? Bu albümde neredeyse üzerinde çalıştığın janrı da değiştiriyorsun.

dePresno: Hm, güzel soru! Sanırım bir insan olarak sürekli kendi içimde ama aynı zamanda bir sanatçı olarak kim olduğumu arıyorum. Bence bu asla durmayacak. Ama bu bir şekilde köklerime geri dönmek gibi geliyor! Folk ve şarkıcı/söz yazarı müziği ile büyüdüm. Bob Dylan ve Donovan’ın hem Bob Marley hem de Arapça ilahilerin hafif bir baharatıyla güzel bir karışımı. Bu projenin benim için son derece önemli ve doğru hissettirmesinin ana nedeni bu. İlk defa çıplak, gerçekten dürüst olabildim. Sözler, Nashville’de etrafımız sarılmış olan hem folk müziğinin hem de country müziğinin izlerini gösteriyor. Ama sonuç İskandinav ve dePresno’ya çok benziyor ve bu yüzden de bana çok benziyor.

– İlgin ve zaman ayırdığın için çok teşekkürler dePresno. Kendine iyi bak ve sağlıklı kal! 🙂

dePresno: ÇOK TEŞEKKÜRLER!!!! Umarım hepiniz sağlıklı olursunuz ve ayrıca harika bir Onur Ayı dilerim! Hepinizin yanındayım. <3333

1 comment
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir