Karl Ove Knausgård

Knausgaard evrenine giriş bileti

Geçtiğimiz günlerde Sylvester Stallone, Rocky dizisi için senaryo yazmaya başladığını açıkladı. Rocky’yi Rocky yapan yılları anlatan bir dizi olacakmış. Kuşkusuz merak uyandırıcı bir gelişme ama pek şaşırtıcı değil; ne de olsa sinemada, beklentilerin çok ötesinde gişe başarısı kazanan filmlerin mutlaka devam filmlerinin çekilmesine, devam filmleriyle birlikte bir şekilde hikâyenin sonuna gelindiğinde ise her şeyin başladığı noktaya ya da daha öncesine dönülmesine alışığız. Diğer bir deyişle prequel‘lere! (Şöyle karşılanıyor prequel sözcüğü: “bir veya birkaç bölüm halinde önceden tamamlanmış bir edebiyat eseri veya sinema filminde anlatılan olayların öncesini veya başlangıcını konu eden ama onlardan sonra oluşturulmuş en son bölüm veya bölümlere verilen ad.”) Tek fark, şu sıralar diziler daha popüler olduğu için söz konusu hikâyenin bir film değil de bir dizi şeklinde çekilecek olması.

Karl Ove Knausgaard’ın Türkçede yeni yayımlanan İstemsiz kitabını da biraz bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Kavgam adlı altı kitaptan oluşan romanlar serisiyle tanındı Knausgaard. Kavgam‘ın ilk kitabı 2009’da basıldıktan hemen sonra beş milyon nüfuslu Norveç’te büyük sansasyon yaratarak yarım milyonluk bir satış rakamına ulaştı. Serinin etkileri dalga dalga yayılarak Amerika ve Avrupa’ya sıçradı ve Kavgam, kısa bir süre içinde 30’un üzerinde dile çevrilerek Knausgaard’ı bir edebiyat fenomeni haline getirdi. Ardından, dört kitaplık Mevsimler serisiyle bu etki bir anlamda perçinlendi. İşte şimdi de İstemsiz kitabıyla en başa ve hatta biraz daha öncesine dönüyoruz; Knausgaard’ın neden yazdığına…

“Daha önce hiç böyle bir şey geçmemişti başımdan”

Genel olarak bir yazarın neden yazdığını değil de Knausgaard’ın neden yazdığının cevabını okuyoruz İstemsiz‘de. Bu kişisel çerçeveye yazarın yakın takipçileri alışık elbette (Knausgaard da bunu gizlemiyor zaten; kitabın alt başlığı, Neden Yazıyorum?) ama Knausgaard’ı ilk defa bu kitapla okuyacaklar için bazı bölümler havada kalabilir. Çünkü Knausgaard neden yazdığını, yazdıkları üzerinden anlatıyor. Bu da bizi yeniden prequel kavramıyla karşı karşıya getiriyor. Böylesi filmlerden alınabilecek seyir zevki artırmanın yolu, önceki filmlerin hikâyelerine hâkim olmaktan geçiyor. Örneğin 2007 tarihli Hannibal Doğuyor filminin (diğer bir deyişle Thomas Harris’in Hannibal Doğuyor romanının) asıl anlamı, 1991, 2001 ve 2002 tarihli Hannibal filmlerinde gizli. Ya da şu sıralar merakla beklenen House of the Dragon dizisi için Game of Thrones‘a olan hayranlığınızın seviyesi önemli, diyebiliriz.

Knausgaard’ı ilk defa okuyacaklar için İstemsiz‘e nüfuz etmek bu anlamda kolay değil, ama, bazı ufak tefek boşluklar yaratacak olsa da bu küçük kitap yine de Knausgaard evrenine (yazarın üslubuna, anlatım tarzına vd) bir giriş bileti olarak da değerlendirilebilir. Uzun soluklu dizilere adım atmaya henüz cesaret edememiş olanlar için… Çünkü hangi dizinin insanın hayatında nasıl bir etki yaratacağını o yola girmeden kestirmek mümkün değil. Knausgaard da şöyle yazmış İstemsiz‘de: “Bir kitap beni hiç terk etmedi, onu sık sık düşündüm ve çocukluğumdan ergenlik yıllarıma kadar tekrar tekrar okudum. Kitabın adı Yerdeniz Büyücüsü‘ydü ve yazarı Ursula K. Le Guin’di. (…) Yerdeniz Büyücüsü bana ilişkin duygular, olduğum kişi ve içinde yaşadığım dünyayı ilgilendiriyordu. Somut duygulardan güç alan düşüncelerin önünü açmıştı, daha önce hiç böyle bir şey geçmemişti başımdan, bunlar benim için yeniydi ve neredeyse sarsıcı ölçüde güçlüydü.”



Karl Ove Knausgaard
İstemsiz:
Neden Yazıyorum?
çev. Haydar Şahin
MonoKL Yayınları, 2021, 95 s.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir