“Kürenir kürenmez yeniden karla kaplanan yollar”

Beklenen kar da ‘nihayet’ yağdığına göre, “insanlar arasındaki bağları Kuzey coğrafyasına ait benzersiz kış kesitleri eşliğinde, kıştan bahara uzanan bir zaman diliminin içinde” betimleyen Dürüst Yalancı romanını okumaya başlayabiliriz!

Haziran ayıyla birlikte gelmeye başlayan yazlıkçıların hareketlendirdiği bir köydeyiz. Sıcak hava elverdiği sürece yazı orada geçiren yazlıkçıların ayrılmasıyla ise, ağustos sonlarına doğru yeniden sessizleşiyor ve kışın yavaş yavaş kendini göstermesiyle de her şey normale dönüyor Västerby’de. Peki, nasıl bir normal bu? Romanın ismine atıfla söylersek; dürüst bir yalancı nasıl oluyorsa, burada kastedilen de öyle bir normal belki de!

Kuzey coğrafyalarına özgü süssüz anlatılara uygun bir köy Västerby. Köyün yerlileri de öyle. Ama bir ‘anormallik’ olduğunu daha ilk sayfalardan itibaren seziyoruz. Özellikle de merkeze oturtulan, Katri Kling ve Anna Aemelin isimli iki kadın karakter arasında; bir gerginlik var daha doğrusu, bir gelgit… Okur olarak, hangi karaktere daha sempatiyle yaklaşacağımızı da tam kestiremiyoruz. Köydeki çocukların ‘cadı’ diye arkasından bağrıştıkları, kimi zaman da taktığı kürk şapkayla Kırmızı Başlıklı Kız’daki kurda benzetilen Katri pek sevimli görünmüyor mesela. Köy halkının da kendisine –bazı konularda hakkını vermekle birlikte– pek sempati beslemediği söylenebilir. Üstelik bir yolunu bulup, erkek kardeşiyle birlikte, normalde yalnız başına yaşayan Anna’nın evine taşınıyorlar. Ormanın içinde, zengin ailesinden miras, köylülerin ‘tavşan ev’ dediği evde çocuk kitapları resimleyen Anna’nın ‘tarafını tutmak’ daha mantıklı görünüyor. Bir yere kadar…

İçinde bulunduğumuz hava şartları nedeniyle, “Kürenir kürenmez yeniden karla kaplanan yollar” gibi ifadelerin yer aldığı Dürüst Yalancı‘yı okumak için şu günler en doğru zaman olabilir ama Kuzey coğrafyasına dair ayrıntılı betimlemeler maalesef çok yer almıyor romanda. Ancak, psikolojik yönünün şaşırtıcı bir etkiye sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Kültürel bir ikon

Çocukların kendisini çok daha yakından tanıdığına eminim, Tove Jansson ismiyle ilk kez karşılaşan yetişkinler içinse şu biyografik notu paylaşabiliriz: “1914 yılında Helsinki’de dünyaya geldi. Anadili İsveççe olan bir ailede, heykeltıraş bir baba ve illüstratör bir anneyle büyüyen Jansson, sanatla iç içe yetişti. Stockholm, Helsinki ve Paris’te öğrenim gören Jansson, bugün dünya çapında bilinen ve sevilen Mumi çocuk hikâyeleriyle tanınır. Jansson’un Mumi karakterleri ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında antifaşist mesajlar taşıyan karikatürlerde belirmiş, buradan dünyanın dört bir yanında milyonlarca çocuğa ulaşan kitaplara uzanmıştır. Yaşamı boyunca, ona dünya çapında ün ve başarı kazandıran çocuk hikâyeleri bir yana çizimle, resimle, tiyatroyla, edebiyatla da uğraşan ve pek çok ödülle onurlandırılan Jansson, kültürel bir ikon olarak anılır. 2001 yılında hayata veda eden Tove Jansson, yirminci yüzyılın sanat ve edebiyat dünyasına damga vurmuş en özgün ve en yaratıcı isimlerden biridir.”

DÜRÜST YALANCI
Tove Jansson
çev. Yonca Mete Soy
Siren Yayınları, Kasım 2020, 149 s.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir