Norveç'te antidepresan

Norveç’te Antideprasan Kullanımı Avrupa’nın Altında

İskandinav Mitleri: Mutluluk ve Depresyon İkilemi

İskandinav ülkeleri her yıl en mutlu ülkeler sıralamasında üstlere yerleşiyor, yaşam felsefelerinin mükemelliği hakkında her yıl birçok kitap yazılıyor ve blog sitelerinden İskandinav tipi mutluluk yazıları hiç eksik olmuyor. Hal böyle olunca, toplumsal algıda İskandinavların yüzünden gülücük eksik olmayan, derstsiz tasasız insanlar olduğu imajı çiziliyor. İşin aslı, haklılık payı olmakla birlikte bu görüşün bir şehir efsanesi olması.

Dünya mutluluk sıralamasında Birleşmiş Milletler’in belirlediği kriterler arasında yıllık kişi başı milli gelir oranı, sosyal destek imkanları, sağlıklı yaşam beklentisi, ülkenin büyüme trendi ve yolsuzluk oranları bulunuyor. İskandinav ülkeleri de tüm bu kriterlerde diğer ülkelere kıyasla ideale yakın bir profil çiziyor. Kısacası, temel insani ihtiyaçların toplum ve devlet tarafından karşılandığı günümüz dünya düzeninde beklenen standart kriterleri karşılıyorlar. Bu durumun bireysel mutluluğa katkıda bulunması muhtemel olmakla birlikte, her yıl yayınlanan mutluluk rapoları insanların ‘hayattan tatmin olma’ seviyelerini tam olarak yansıtmıyor.

Yaygın mutluluk görüşü ile çelişmesine karşın, bilinen bir diğer İskandinav efsanesi de yüksek intihar oranları. Yılın büyük bir bölümünün yağışlı ve karanlık geçmesinin insanları intihara sürüklediği sık sık ortaya atılıyor. Ya da, yüksek gelir seviyesi ve maddi doygunluğun insanları hayatta amaçsız bırakarak intihara götürmesi gibi görüşleri de duymanız muhtemel. Öne sürülen argümanların da etkisiyle, çok sorgulanmadan kabul edilen bir görüş oluyor İskandinavların intihara meyilli oluşu.

İstatistikler ise daha farklı bir tablo çiziyor. İskandinav ülkelerindeki yıllık intihar sayılarının yıllardır düşmemesi bu ülkelerinde üzerinde tartıştığı ve çözmeye çalıştığı bir konu olmakla birlikte, dünya sıralamasında İskandinavlar ilk sıralarda yer almıyor. 2020 yılı intihar verileri, birçok ülkenin intihar oranının İskandinav ülkelerinkinden yüksek olduğunu gösteriyor. Bu ülkeler arasında Litvanya, Rusya, Güney Kore, Ukrayna, Belçika, Japonya, Fransa, İsviçre ve Polonya gibi ülkeler yer alıyor.

Norveç’te Antidepresan Kullanımı

Yakın dönemde yapılan bir araştırmada, Norveç’te depresyon tanısı konulan her üç hastadan sadece birinin antidepresan kullandığı belirlenmiş. Avrupada nüfusun %75’ine ulaşan oranlarla kıyaslandığında, Norveç’te antidepresan kullanımı Avrupa genelinin çok altında kalıyor.

Norveç’te antidepresan kullananların demografik yapısına bakıldığında ise, eğitim seviyesi yüksek kadınların antidepresan kullanımının daha düşük olduğu saptanmış. Yaş aralığı dağılımına göre ise  20’li ve 70’li yaşlardaki kadınlar daha çok antidepresan kullanıyor. Cinsiyet dağılımında ise erkeklerin antidepresan kullanım oranının (%33) kadınlardan (%30) daha yüksek olduğu belirlenmiş.

Peki, bu verileri uzmanlar nasıl değerlendiriyor?

Çalışmayı yürüten isimlerden Hansen, Norveç’teki düşük antidepresan kullanım oranlarını insanların daha çok terapi odaklı tedavileri tercih etmesine bağlıyor. Antidepresanların ilk kullanıma başlandığı 1990’lı yıllardaki çoşkunun aksine, ilaçların yan etkileri ile ilgili artan bilgi birikimi insanların daha temkinli davranmasına yol açıyor. Cinsiyetlere göre antidepresan kullanımının değişmesi de benzer bir nedenle ilişkilendirilmiş. Kadınlar erkeklere oranla terapi odaklı tedavileri tercih etmeye daha yatkınlar.

Yazının bir özeti olarak, İskandinavların da sadece bir insan olduğunu unutmamak gerekiyor.

Kaynak: sciencenorway.no

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir