Fotoğraf: Marie Knive

Keşif: Doglover95

Tobias Grønborg veya sahne ismiyle Doglover95, inanılmaz bir şekilde hiphop ve caz arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak akışkan bir forma sokuyor. Bu müzikalitede çok çeşitli enstrümanlardan yararlanan müzisyen çello, davul ve piyano ile alt yapısını oluşturuyor. Hiphop janrının ardındaki bütün stereotipleri yıkan Doglover95 bu kombini başarılı bir şekilde icra ediyor. Hatta Doglover95’i ‘psyschedelic hiphop’ olarak bile adlandırmak mümkün. 2020’nin gerçekleşen son festivallerinden by:Larm’in gündüz etkinlikleri Torggata Fest kapsamında sahne alan Doglover95’in konserini deneyimlerken aslında aklımıza gelen ilk tanımlama psychedelic hiphop oldu. Esasında festivalin ana line up’ında yer almamasına rağmen Doglover95’in otuz dakikalık performansı festivalin en keyif aldığımız konserlerinden biri oldu.

Müzisyeni türdeşlerinden ayıran en önemli özelliği ise vokallerinin yine kafamızda oluşan hiphop stereotipinden çok daha farklı olması. 2019’da ilk albümünü tek başına yazan, kaydeden ve üreten 24 yaşındaki Doglover95, müziğini deneysel hiphop etiketiyle nitelendiriyor. Bon Iver, Earl Sweatshirt, Frank Ocean ve JPEGMAFIA gibi sanatçılara açıkça atıfta bulunuyor. Doglover95, farklı eğilimdeki müzisyenlerden etkilenerek aynı zamanda çok yönlülüğünü de ortaya koyuyor.

Mayıs 2019’da dokuz parçalık“Love” adlı ilk albümünü yayımlayan müzisyen, albüm hakkında kendi internet sitesinde bir hayli samimi bir yazı da yayımlamış. Hemen hemen her ayrılık kötüdür ama, Doglover95 gerçekten kötü bir ayrılığın üstüne albümüne hayat vermiş. Birçok zihinsel bozulma, ‘mental breakdown’ yaşayan müzisyen, geçtiği bu zorlu dönemi müzik sayesinde atlatabilmiş. Bu bağlamda, “Love”ı bir ayrılık albümü ama bir anlamda da iyileşme sürecinin tezahürü olarak tanımlayabiliriz. Ayrıca Doglover95 bu sene içerisinde “Good Friends” adlı bir tekli de yayımladı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir