Fotoğraf: Yuliya Kuryan

Dünyanın En Küçük Kafelerinden Biri Olan Kaffetårnet İle Tanışın

Güne kahvesinden yudum almadan başlamayan ve Kopenhaglı niş bir kitlenin alışkanlık haline getirip haftanın hemen her günü kahvesini içip sohbet ettiği küçük ama çok küçük kahve dükkanı olan Kaffetårnet’e konuk oluyoruz.

Kaffetårnet’in öyküsü esasen 1896 yılına kadar dayanıyor. Kahve dükkanı olmadan önce telefon kulübesi olarak hayatına devam eden bu şirin dükkan, zaman içerisinde konserlere ve tiyatrolara bilet satan gişe görevi dahi gördü. Bugün ise Nørreport metro istasyonunun hemen yanında dünyanın en küçük kafelerinden biri olarak yer alıyor.

Sabah 7’de Torvehallerne’da bulunan Fransız bir fırından gelen sıcacık kruvasan ve bir fincan kahve eşliğinde günlük kahvaltı dozunuzu 9 yıldır insanlarla buluşturan dükkanın başında ise, her müşterisinin nasıl kahve içtiğini asla unutmayan Abdullah Muhammad Abu-Lifa bulunuyor. Abdullah’ın mottosu ise büyük şehirlerin getirdiği büyük sorunlardan kaçmak isteyenlerin birkaç dakikalığına kendilerini dinleyebilecekleri yer olmak. Ki bunu başarmışa benziyor.

Fotoğraf: Yuliya Kuryan

Kahveyi herkesin anladığı uluslararası bir dil olarak gören Abdullah, müşterileriyle kişisel ilişkiler kurmayı seviyor. 9 yıl boyunca evsizler, politikacılar, haber sunucuları ve şarkıcılar gibi bir sürü meslek grubuna hizmet vermiş. Hatta öyle ki, Danimarka rock müziğinin efsane isimlerinden Lars H.U.G., bisikletiyle kahvesini içmek için burayı tercih ediyormuş. Kafeye gelenlerin çoğu ise, iyi bir kahve içmekten öte Abdullah ile sohbet etmeye geldiklerini, büyük kahve zincirlerinde bu ruhu ve samimiyeti bulamadıklarını söylüyorlar.

Abdullah ise güne bir bardak espresso ile başlıyor ve ekliyor; “Kahve çekirdeğini kavururken ya da müşterilerime ikram ederken önce kendim tadıyorum. İyi bir barista olmanın ipucu da bu. Gün boyunca öğütücüyü izleyip, hava durumuna göre de kahvesini değiştiriyorum.” 4 çocuk babası olan Abdullah ise, çocuklarını da arada yanında çalıştırıyor. “Onlara sadece iyi kahve yapmayı değil, toplumdaki insanların çeşitliliğini ve bu kültürü benimsememiz gerektiğini de öğretiyorum.” diyor. Abdullah, Danca, İngilizce, İspanyolca, Arapça ve Almanca olmak üzere 5 dil biliyor.

Danimarka’ya yolunuz düştüğünde Kaffetårnet’e gitmeyi unutmayın.

Kaynak: CPH Post

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir