Reprise

Joachim Trier’in ilk uzun metrajı, 2006 yapımı Reprise hayatı anlama ve başarıya aç iki dostun “henüz yetişkinleşmemiş” hayatlarını anlatır. Sürekli kitap okuyan ve yazı denemeleri yapan Erik ve Philip, kendi kitaplarını yazmak ve iyi bir yazar olmak isterler. Âdeta Arthur Rimbaud edasına sahip olan iki arkadaş, birbirlerinden destek alarak bu hayallerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Durmadan yayın evleriyle görüşen Erik, her seferinde olumsuz yanıt alır. Öte yandan Philip, gizemli bir şekilde bir gecede ünlü bir yazar olarak ortaya çıkar. Genç ruhların kendisini gerçekleştirme hikâyesi olan Reprise aynı zamanda bir olgunlaşma hikâyesidir de. Yönetmen Joachim Trier’in de kendisinden parçalar bulabileceğimiz film 2007 İstanbul Film Festivali’nde de en iyi film seçilerek Altın Lale kazanmıştır.

Erik ve Philip’in yazar olma idealinden başlayan film ve birçok sıçramayla ikilinin arkadaşlığını ve hayatlarını merkeze almaktadır. Hızlı ve etkili bir kurgu ile bu sıçramaları gösteren yönetmen, daha filmin beşinci dakikasından kurgunun ne denli önemli olduğunun sinyalini vermektedir. Başlarda Philip (Anders Danielsen Lie) için her şey iyi giderken filmin ikinci bölümünde her şey Erik (Espen Klouman Høiner) için iyi gitmeye başlar. İzleyici nefes nefese bu ikili arasındaki sessiz yarışın en sonunda ne noktaya geleceğini merak eder, nitekim Erik ve Philip’in arkadaşlığında kırılma anları gelmektedir. Filmin açılış sahnesinin oldukça basit ama bir o kadar da felsefi bir sahne olduğunu söylemek mümkün. Philip ve Erik, heyecan içinde ilk taslaklarını yayınevlerine göndermenin heyecanını yaşarlar. Özellikle Erik özgüven sorunları yaşamaktadır. İkili arasında geçen diyaloglar gerçekten filmin en başarılı anlarından birisidir.

Philip: Korkularınla yaşamak mı istiyorsun?

Erik: Önce sen durdun.

Philip: Evet durdum, ama tekrar yürüyebilirim.

Erik: Gerçekten dünyayı buna maruz bırakmak istiyor musun?

Philip: Hadi, bitirelim şu işi. İşte her şey şu anda başlıyor.

Joachim Trier’in entelektüel birikimini ve hayata bakışını yarattığı karakterler ve film evreninden anlamak oldukça kolaydır. Yönetmen felsefeye, Ludvig Wittgenstein’a, Martin Heidegger’a, müziğe, Joy Division’a, The Smiths’e, edebiyata, Charles Baudelaire’e, Tor Ulven’e referanslar vermektedir. İzleyici bir Trier filmi izlediğinde entelektüel olarak dolduğunu ve tatmin olduğunu hisseder. Trier’in karakterleri de hep entelektüel, akademik, edebiyatla ilgilenen ve aynı zamanda varoluşsal problemleri olan karakterlerdir. Yönetmenin dört filminde de ana karakterlerin hepsi aynı özellikleri taşımaktadır.

Reprise hakkında yönetmenin filme kendi enerjisini ve romantizmini yansıttığını görmekle birlikte film; hayata, arkadaşlığa, aşka, hayallere dair de önemli dersler vermektedir. Her ne kadar bütün bunları oldukça depresif bir dille yansıtsa da bu mesajlar bazen melankolinin ardında saklanmaktadır. Joachim Trier’in ilk uzun metrajı olmasına rağmen Reprise’nin oldukça başarılı bir senaryoya sahip olduğunu söyleyebiliriz. İskandinav filmlerinin ana temalarından olan bireysellik, melankoli, varoluşsal sorunlar, depresyon, toplumdan kopuş; bu konuların hepsi Reprise’de hayat bulmaktadır. Nitekim Reprise son dönem İskandinav sinemasının da en değerli filmlerinden biridir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir