Röportaj: Albin Lee Meldau

İsveçli söz-şarkı yazarı Albin Lee Meldau‘nun Liorr Philips ile yapmış olduğu röportajı sizler için derledik. Akustik, caz ve gitarı aynı anda birleştiren, duygusal şarkıları üretmeyi çok iyi beceren Meldau’nun bu özelliği sanırız İngiliz punkçı babası ve caz vokalisti İsveçli annesinden geliyor olsa gerek. 🙂

Yaratıcılığın, sanatın ve şarkı yazarlığının, başkalarıyla ve dünyayla iletişim kurmanın önemli bir yolu olduğunu düşünüyor musunuz?

Albin: Bir şarkı ya da söz bir hikayeden türüyor. Benim hikayem eğer herkesi ilgilendiriyorsa ortaya bir eser çıkıyor. Bu da dünyayla iletişim kurmama veya dünyaya yardımcı olmamda işe yarıyor.

Ne kadar süredir müzikle ilgileniyorsun/çalıyorsun/yazıyorsun?

Albin: Hayatım boyunca. 🙂 Annem müzik öğretmeni. Babam ve annem de hem müzik yapıp hem de yazıyorlar. Çocukluğumda trompet çalıyordum ve bu müziğe başlamamda çok yardımcı oldu. Gençliğimde yazmaya başladım, daha sonra da çalmaya başladım. O zamandan bugüne pek bir şey değişmedi esasen. Değişenler sadece mekanların büyüklüğü.

İnsanın ruhuna ve klasik seslere odaklanıyorsunuz. Pop müziğe nasıl yaklaşıyorsunuz? Sizin için hoşunuza giden şarkıların farklı çağların sınırlarını aştığını düşünüyor musunuz? Şu anki modern dünyaya bakarsak şarkı yazma şeklinizi değiştirdiğiniz oluyor mu?

Albin: Pop müzikten ziyade Afro-müziği seviyorum, biraz da Reggae dinliyorum. Fakat eski ustaları öğrendiğim zamandan pişman değilim, geleceği üretmek için eskileri de örnek almak gerekiyor. 🙂 Bu anlamda her zaman inatçıyımdır. Sonucu ne olursa olsun kendi çağdaş şarkılarımı yapmayı ve yazmayı istedim.

İsveçli bir caz vokalistinin annesinin ve İngiliz punkçı babanın oğlusun. Onların müzikleri genç yaşta bir etki bıraktı mı? Veya birçoğumuzun ebeveynlerimizin müzik kültürleri haricinde kendi yolumuzu çizdiğimizi mi düşünüyorsun?

Albin: Müzikal bir cümbüşün içinde büyüdüm, evet. 15 yaşındayken büyük bir futbol taraftarıydım, babam da koyu bir Arsenal taraftarıydı ama çok da sportif olduğunu söyleyemem. 🙂 Ebeveynlerim teşvik edici değillerdi, o yüzden kendi müziğimi şu anda yapabiliyorum.

Gothenburg’un büyülü müzik dünyasında sana göre en heyecanlı şey nedir?

Albin: Dışarıdaki deniz. Kuzey Denizi’nin rüzgarları. Doğa…

Soundcloud ve Spotify’da hayranlarınla tanıştıktan sonra dünyaya yayılma duygusu ve hayranlarınla yüz yüze gelmek nasıl hissettirdi?

Albin: İnsanlara müziğimi severek dinlettirmek harika bir duygu. Hayalini bile kuramamıştım böyle bir duygunun. Dürüst olmam gerekirse çok fazla hayranlarımla bir araya gelemedim, kendimi tam istediğim gibi hissetmiyorum. İsveç’te yalnız değilim, minicik kasaba ve zaten beni tanıyanlar da vardı; yalnızca Albin. 🙂

Kısa süre önce Almanya’nın ev sahipliğini yaptığı Reeperbahn Festivali’nde 2016 Anchor Award ödülünü kazandın. Müzik endüstrisindeki konumun nasıl değişti?

Albin: Ödülü kazanmak harikaydı. Deneyim kazanmamı ve yeni fırsatlar sağladı. Olağanüstüydü.

Kaynak: Consequence of Sound

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir