Röportaj: Moddi

Salon IKSV‘de konser veren olan Norveçli şarkıcı Moddi, konser öncesi sorularımızı yanıtladı. İçten tavırlarıyla hepimizin gönlünü fetheden şarkıcı 2013 yılında da İstanbul’a gelmişti. Röportajı, konsere gelmeden önce mutlaka okuyun!
 
Kendini kuzeyin hikayecisi olarak tanımlıyorsun. Şarkılarınla birbirinden farklı hikayeler anlatma fikri aklına nasıl geldi? 

Moddi: Müzik yapmaya başladım çünkü aynı anda kafasında müzik ve hikaye anlatıcılığı olan hiçbir grup veya sanatçı olmadığını hissettim. Eğer ikisini de geliştirirseniz, gerçekten şarkılarla hikayeler anlatabilirsiniz. Etrafta hikayesi olmayan birçok müzisyen ve anlatılmayan birçok iyi hikaye var. Ben de kendimi bu iki boşluğun ortasında buldum ve hala buluyorum.

Küçük yaşta enstrüman çalmayı belki de hobi için öğrendin. Ayrıca müziksever bir aileden geliyorsun, bu çevre senin müziğe olan ilgini etkiledi mi? Yoksa küçük bir çocuk olmana rağmen ileride bir müzisyen olacağını biliyor muydun?

Moddi: Müziğin hayatımında hep olmasına rağmen, aslında hiçbir enstrümanı çok iyi çalamıyorum. Kendi kendimi eğitiyorum ve yavaşça öğreniyorum. Bir bakıma bir müzisyen değil de, bir sanatçıyım. Çoğu zaman parmaklarım ağzımı takip ederken sıkıntı çekiyor.

tumblr_n4qwh85gW11qc2ddgo1_1280
Fotoğraf: Jørgen Nordby

İlk stüdyo kaydın “Random Skywriting” diğer çalışmalarına göre oldukça amatör bir çalışmaydı. Hatta ilk başta bu kaydın yayınlanmasını da istememiştin… Peki, NRK Urørt’da “Haftanın sanatçısı” olarak seçilince nasıl hissettin? 

Moddi: Dürüst olmak gerekirse hala biraz şaşkınım. Hala, birilerinin şarkıları o kadar çok sevebildiğini anlayamıyorum. Yine de şarkılar radyoda çıktı, benim şimdiye kadar ettiğimden çok uzaklara seyahat ettiler. Ben daha kendi memleketimde konser vermeden, şarkılarım bana Polonya ve Danimarka’da konserler kazandırdılar. Kısacası bu çok tuhaftı. Aslında hala insanların benim yaptığım şeyleri zevkle dinlemesinden dolayı şaşkınım.

2012’de kariyerine bir süre ara verdin. Malum, 250’den fazla konser seni yordu. Peki, dinlenirken günlerini nasıl geçirdin? O süre zarfında müzikten uzak durabildin mi? 

Moddi: Müzikten tamı tamına 11 gün uzak kalabildim. İlk birkaç gün, zamanı yüzerek ve koşarak geçirdim. Fakat altıncı gün, iki yıldan fazla süredir şarkı yazmıyordum ve yeni şarkımı yazdım. Dokuzuncu gün ise, şarkıyı kaydettik ve on birinci gün de canlı bir performans verdik. Zaten hiçbir zaman çenemi kapalı tutmakta başarılı olamadım.

En sevilen ve en popüler şarkın Floriography albümünden Smoke diyebiliriz. Herkes bu şarkıyı bilir. Aynı zamanda Floriography  ilk ciddi işindi. Yaptığın ilk albümden başarılı olmak sana nasıl hissettirdi? 

Moddi: Aslında bu çok eğlenceli bir soru, çünkü Norveç’te ve çoğu Avrupa ülkesinde Smoke o kadar da bilinen bir şarkı değil. Smoke daha önce Norveç’te hiçbir radyoda çalınmadı, single olarak yayınlanmadı. Ayrıca Smoke, konserlerde de sıklıkla çaldığımız bir şarkı değil. Açıkçası, ilk başta Smoke’un Floriography gibi bir albüme uygun olup olmayacağı konusunda da pek emin değildim. Aslında Smoke daha çok Türkiye’de, Arap ülkelerinde ve Slav ülkelerinde çıkış yapan bir şarkı. Yine de, konserde Smoke’u çalacağıma söz veriyorum.

tumblr_mu9mvj83nV1qiys9uo1_1280
Fotoğraf: Jørgen Nordby

Silhoutte’nin hikayesinden birazcık bahsedebilir misin? Yoksa bu şarkıyı güzel, meşgul ve eğlenceli günlerin anısına mı albüme ekledin? 

Moddi: Güzel? Meşgul? Eğlenceli? Yukaridaki şıkların hiçbiri doğru cevap değil. Silhoutte benim en üzücü, en trajik şarkılarımdan birisi. Bu şarkıyı akıl hastanesine giden bir arkadaşım için yazmıştım. O arkadaşım, hayatını geri almak için akıl hastanesine gitmişti. Şarkının birçok versiyonunu kaydettik ancak zaman zaman bu şarkıyı yayınladığım için suçlu hissediyorum. Set the House on Fire‘ı kaydederken bir ara stüdyoda uyuyakalmıştım. Grubun geri kalan kısmı da Silhoutte’i ben uyuyorken kaydetmiş. İyi ki arkadaşlarım beni zorlamışlar da albüme bu şarkıyı eklemişim.

Norveç’in Grammy ödülleri olan Spellemann’da “Yılın En İyi Folk Albümü” Ödülünü aldın. “Kæm va du?” ile böyle bir şey başaracağın aklına gelmiş miydi? 

Moddi: Ödüller güzel görünebilir ama onları pek umursadığım söylenemez. Böyle büyük ödüller seni önce geçmişe ve daha sonra ileriye götürür. Ne yaptığının farkına varırsın. Eğer yine Spellemann gibi büyük bir ödülü kazanırsam, ödülü kazandığımı en kısa sürede unutmaya çalışacağım. Ne olursa olsun yeni şarkılar ve hikayeler keşfetmeye çalışacağım, çünkü beni mutlu eden şey bu.

Kæm va du? için Ola Bremnes, Helge Stangnes gibi Kuzey Norveçli şairlerin şiirlerinden yararlandın. Aslında bu albümle amacın, memleketinde bir toplumsal bilinç mi oluşturmaktı? Yoksa sadece sözleri beğendiğin için mi bu şiirlerden yararlandın? 

Moddi: Dürüst olmak gerekirse, kendimi Kæm va du? için yeterli göremedim. Bu albümün üstünden tek başıma gelemezdim. Bu albümü yapma sebebim, memleketim Senja‘nın özellikle şu son yüzyıl içinde çok değişmesi oldu. Ben henüz 27 yaşındayım ve Ola, Helge, Arvid benim büyükbabalarım olabilirdi. Onlar Senja’nın değiştiğini gördü ve bunu çok güzel dile getirdi. Onların kullandığı kelimeler sanki her okuduğunda yankılanıyor ve böyle değerli sözler yazmak herkesin yapabileceği bir iş değil. Dediğim gibi, bu albümü kesinlikle tek başıma yapamazdım.

tumblr_n2jhcee2OE1qc2ddgo1_1280
Fotoğraf: Jørgen Nordby

Bazı insanlar çalışırken huzurlu, sessiz bir ortamda bulunmayı tercih ederler. Peki, ya sen? Yeni albümün veya şarkının üzerinde çalışırken nasıl bir ortamda bulunmak istersin? Çalışırken nasıl bir ruh haline bürünüyorsun? Bu süreçten biraz bahsedebilir misin? 

Moddi: Ben yavaş çalışan bir insanım, her gün azar azar çalışarak günlük rutinimi tamamlamaya çalışıyorum. Bu, her gün böyle devam ettiği sürece yeni şeyler yaratabiliyorum. Ancak tur sırasında yeni bir şeyler üretmek çok zahmetli ve zor. Ben de kendimi en rahat evimde hissediyorum fakat evdeyken ilham bulmak biraz daha zahmetli oluyor. Her şeyin bir dengesi olmalı. Ben de, hiçbir zaman sadece yazmak olsun diye şarkı yazmadım. Her şey her zaman bir şekilde ortaya çıkar, bir şekilde o fikir patlar ve insanlar öğrenir. Neyse ki benim böyle bir kontrol mekanizmam yok. Benim sadece kalemim, kağıdım ve ses kayıt cihazım var.

Son olarak, kendine rol model aldığın ya da alabileceğin birisi var mı? Varsa kim, neden? 

Moddi: Her insan kendi yolunu bir şekilde kendi yöntemleriyle bulur. Eğer başka birisinin fikirleriyle yaşarsan, sürekli onu örnek alırsan daha çabuk kaybedersin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir