Başka Türlü Bir “Tutunamayanlar” Hikayesi

Türkçe’ye Tutunamayanlar, İngilizce’ye ise Dark Horse olarak çevrilen Dagur Kári’nin 2005 yapımı Voksne Mennesker‘i 109 dakikalık absürt bir o kadar da gerçekçi bir film. Filmin müziklerini yönetmen Dagur Kári’nin grubu Slowblow yapmış.

Film, dört ana karakter üzerinden hareket ediyor: Daniel, Franc, Morfar (dede) ve Dommeren (hakim).

Voksne mennesker-daniel

Ana karakter Daniel hayatını Kopenhag’da grafitti yaparak kazanan bir sanatçı. Daniel’in olayı özetle şu: âşık bir erkek sevgilisini şaşırtmak, sevindirmek, aşkını göstermek vs. gerekçeleriyle Daniel’a parası karşılığında grafitti yaptırıyor. İlk sahneden öğrendiğimiz kadarıyla son dört yılda, (kayıt altına alınmış) sadece 7 dolar para kazanmış bir adam Daniel. Yaşadığı konteynırın kirasını bile ödeyemediği için evinden kovuluyor. Franc ise onun hayatına tesadüfen giren filmdeki diğer herkes kadar umursamaz ve rahat bir kadın. Morfar yani dede, futbol hakemi olmaya çalışan ve hakem üniformasını gururla her gün üstünde taşıyan bir adam. Hakemliğin gerektirdiği teorik bilgiye sahip olduğunu yazılı sınavda kanıtlamış olsa da hakemlik yolunda önündeki son engel olan pratik sınava hazırlanıyor. Hakim ise illegal grafitti yapmaktan Daniel’a kamu hizmeti cezası verdikten sonra kendi hayatını gözden geçiriyor. Çocuğuyla ve karısıyla ilişkisine mesafe koymaya çalışıyor.

Voksne mennesker

Yan karakterler de dahil filmdeki herkesin tutunamama, uyum sağlayamama hikayesine tanıklık ediyoruz. Kimi ekonomik, kimi fiziksel, kimi de psikolojik nedenlerle içinde yaşadığı topluma mesafeli.

Filmin sonlarına kadar yönetmenin siyah-beyaz seçimini farklı imgelere yormuşken, sadece 5 saniyelik bir sahnede tüm sorular yanıtlanıyor. En azından benim için öyle oldu. Geleceğe yönelik umut duygusuna genel olarak pozitif anlamlar yüklemekten uzak dursam da filmin nahifliği içinde, insanın gerçekten içini ısıtan küçük bir gülümsemeyle, kendi hayatıma dair bile cevaplar buldum. Bir şey aradığının farkında bile olmadığın bir anda, karşına çıkan tek renkli kareyle hayatının bir daha eskisi gibi olamayacağını anladığın an. Belki hepimiz tayyör giyip büyük maaşlarla büyük şirketlerde çalışmayacağız ama bu, sorumluluk alamadığımız anlamına gelmiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir