Deniz Seviyesi

Hayatımızın kararlar vermek üzerine kurulu olduğunu fark ettiğimiz an, verdiğimiz her kararın bizi bir başka karar noktasına getirdiğini de fark ederiz. Yeni bir noktaya geldiğimizde de, sadece bir anlığına, eski kararımızı düşünmek bizi geçmişe döndürmeye yeter ve geri döndüğümüz noktada verdiğimiz kararla ilgili bir şüphe hissedersek eğer; geçmişe dönüp kendimizle tekrar yüzleşmek isteriz. Deniz Seviyesi de verdiği kararla New York’ta yeni bir hayata başlayan Damla‘nın, doğup büyüdüğü sahil kasabası Ayvalık’ta geride bıraktıklarından vazgeçememesi üzerine kurulu bir film. Kısa süreliğine tekrar Ayvalık’a dönen Damla’nın bu ziyareti ona geride bıraktığı geçmişiyle yüzleşmek için bir fırsata dönüşür. Hayatına devam etmek için geçmişte verdiği o karar, sadece kendisini değil Ayvalık’ta bıraktığı kişileri de etkilemiştir. Damla’nın Ayvalık ziyareti, hayatının bir başka dönüm noktası haline gelir ve Damla, artık geride hiç bir şey bırakmadığından emin olmak ister.

455467_jpg-r_640_600-b_1_D6D6D6-f_jpg-q_x-xxyxx

Film Damla’nın sadece kendisini ilgilendirdiğini düşünüp, verdiği bir karar sonucu yaşadığı çelişkiyi perdeye taşırken değişik bir havayı da beraberinde getiriyor hiç kuşkusuz. Film boyunca ne heyecanlandım ne de hüzünlendim. Damla’nın hayatını dışardan bir gözlemci olarak seyrederken ona hak verdim ya da vermedim bile diyemem. Uzun lafın kısası, filmin yönetmenleri Esra Saydam ve Nisan Dağ, Damla’nın hayatına karşı izleyicinin hissizliğini hedef almışlar sanki. İzleyicinin kendisinden bir şeyler bulması için zorlanan bir senaryo yok yani ortada. Tabi yine de siz benim hissettiğim bir nötrlükte izlemeyebilirsiniz Damla’nın yaşadığı ikilemi. Hatta belki size tanıdık gelen bir tat bile alabilirsiniz filmden. Bu anlamda da genel geçer bir hissiyattan söz etmemize imkan vermeyerek, aradan zaman geçtikten sonra tekrar izlersem, Damla’nın içinde bulunduğu duruma karşı farklı şeyler hissedebileceğimi düşündürüyor bana.

462518_jpg-r_640_600-b_1_D6D6D6-f_jpg-q_x-xxyxx

Film tekniğinden çok fazla anlamasam da, filmin büyük çoğunluğunun geçtiği Ayvalık sahilinde yapılan çekimlerin, bir sakinlik ve sessizlikle birlikte direkt olarak Damla’nın ikilemine odaklanılmasında ayrı bir etkisi olmuş bence. Film için neden Ayvalık’ın seçildiğini bilmiyorum ama anlatılan hikaye o sahil kasabasıyla öyle bir özdeşleşmiş ki başka bir yerde çekilse aynı tadı vermeyecekmiş gibi. Belki de abartıyorum, küçük bir kamera tekniği vb. etkisi olabilir bu hissettiğim. Yine de Ayvalık sahilinin esintisini farklı şekilde üzerinizde hissetmek istiyorsanız Ayvalık’a bir de Deniz Seviyesi’nden bakın derim.

Son olarak, Damla karakterine hayat veren Damla Sönmez‘in filmde ortaya koyduğu performans da takdir edilesi. Ahmet Rıfat Şungar‘ın da başarılı oyunculuğunun da etkisiyle, ikisinin birlikte oynadığı sahneleri izlerken ayrı keyif aldım. Daha çok dizilerde görmeye alışkın olduğumuz sevgili Damla Sönmez’i umarım sinemada da seyretmeye devam ederiz bundan sonra.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir