Bu yazıyı büyük bir keyifle yazdığımı belirtmeliyim. Bunun sebebi Netflix’in uçsuz bucaksız evreninde aşağı, yukarı, bazen de yana doğru kayıp gittiğim bir gecede Lilyhammer ‘ı keşfetmem… Onu diğer dizilerden ayıran ise afişinde bulunan, eski adıyla “Silvio” ile karşılaşmam… Sopranos izleyenler onu son sezona kadar yaşayan ender karakterlerden biri olarak hatırlayacaktır. Fakat kafamda hala soru işaretleri vardı. Hemen fragmanı açtım, sezgilerim beni yanıltmamıştı… İzlediğiniz, methini duyduğunuz veya bir türlü başlayamadığınız (ki öneririm) Sopranos, Norveç’te hayat bulmuş! –Bilmeyenler için Sopranos, Game of Thrones öncesi dünyada en çok izlenen ve sevilen dizidir– Hatta dizinin 3. Sezonda olması kendimi sorgulamama bile neden oldu. Peki Norveç gibi dingin, huzurun ve mutluluğun başkenti sayılan bir ülkenin kasabasında adam öldürme, şantaj, kaçakçılık ve aklınıza gelebilecek bilimum kirli işleriyle ün salmış İtalyan mafyasının ne işi var? Akıllar karıştı şuan farkındayım, yalnız değilsiniz…
Kaliforniya’da 7 sezon hüküm sürmüş bir imparatorluk, son bulduğunda sevenleri sahipsiz kalmıştı. Fakat tamda onlara yakışır bir dönüş yapıldı. Dizinin konusu ise New York’un İtalyan mafya babası olan Frank Tagliano’nun, Amerika’daki bir davada tanıklık yaptıktan sonra can güvenliği tehlike altına girmesiyle başlar. Tagliano krizi fırsata çevirerek tanık koruma programı kapsamında 1994 Kış Olimpiyatları’nı izlerken çok etkilendiği Lilyhammer kasabasına gitmeyi talep eder. Şartları kabul edilir artık o Norveçli–Amerikalı göçmen Giovanni Henriksen‘dir. Henriksen gözlerini açtığında karlarla kaplı hayallerini süsleyen Lilyhammer kasabasındadır. Daha önce hiç bilmediği bir kültüre adapte olmaya çalışan Henriksen bakalım Norveç kültürüne ayak uydurabilecek mi?! -Henriksen’i bilmem ama ben onu kazakla görmeye hiç alışamadım-
Norveç’i Tanıma Rehberi Lilyhammer
Yapımcılar Anne Bjornstad ve Eilif Skodvin diziyi olabilecek en iyi biçimde uyarlamış. Henüz bitirmiş biri olarak şimdiden yeni sezonları bekler hale geldim… Kuşkusuz dizinin en güzel yanlarından biri Norveç kültürünün o munis tavrını harika yansıtmış olması. Tabii Norveç denince akla ilk gelen kartpostallık manzaralı unutmamak gerek. Ayrıca diziyi izlerken bir sürü Norveçli müzik grubuda keşfedeceksiniz. Tüm bu sebepler ve daha fazlası diziyi izlerken Norveç’e yerleşme dürtüleriyle içinizi gıdıklayacak diyebilirim. Bu arada dizinin aslında Sopranos ile organik bir bağı yok. Fakat çeşitli yerlerde göz kırpılmış, konu itibariylede daha çok komik unsurlara yer verilmiş. Bir Sopranos fanı olarak bana verilecek en büyük hediye şüphesiz seneler sonra diziyi Norveç’te çekmek olacaktı o da bu şekilde yapılmış oldu. Teşekkürler Sopranos, teşekkürler Norveç ve teşekkürler Başbakanım!
