Återträffen

The Reunion, Türkçe adıyla Buluşma, ünlü İsveçli sanatçı Anna Odell’in otobiyografik özellikler taşıyan 2013 yılında oldukça ses getiren ilk sinema filmi oldu. Kendi lise yıllarının deneyimlerinden yola çıkarak, İsveç toplumunun gerçek yapısını göstermek istediğini söyleyen yönetmen, filmin hem senaristliğini hem de başrol oyunculuğunu üstlenerek oldukça zor bir işe imza atıyor.  Filmin çıkış noktası lise arkadaşlarının Anna Odell’i mezunlar buluşmasına çağırmaması oluyor ve sanatçı olarak bunu kendi sanatıyla bir filme dönüştürmek istiyor. Kurgu ile gerçeğin birbirine karıştığı, film içinde film izleyeceğimiz bir deneyime dönüşüyor.

Återträffen, iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde reelde çağrılmadığı için gidemediği mezunlar buluşmasında Anna Odell’i görüyoruz. Adeta bir “yüzleşme” olarak adlandırabileceğimiz bu buluşmada başta sessiz ve hatta biraz da görünmez olarak karşılarına çıkan Anna, film ilerledikçe gerçekleri 9 yıldır aynı sınıfta okuduğu arkadaşlarının yüzüne çarpmaya başlıyor. Susturulmak istenmesine karşın, söyleyeceklerini planlamış ve defalarca bunun üzerine düşünmüş Anna için bu bir mücadele haline dönüşüyor ve pes etmiyor. Bir zamanlar yaptıkları zorbalıkları aralarındaki hiyerarşiyi duymaktan rahatsız olan lise arkadaşları ise bu yüzleşmeden uzaklaşmak için tekrar zorbalığa başvurmaktan çekinmiyorlar.

Filmin ikinci bölümü başladığında ise yönetmen izleyicinin kafasını karıştırmaya başlıyor. Gerçek mi, kurgu mu? Çektiği bu sahte “buluşma” filmini, kendisini mezuniyet buluşmasına çağırmayan arkadaşlarına izletiyor. Yüzleşme daha sert ve vurucu bir hale dönüşüyor ve yönetmen belki de gerçekten yapmak istediği karşılaşmayı bir intikam şekli olarak ortaya koyuyor. Kurgunun, gerçekliği araştırmak için bir araç olarak kullanılabileceğini söyleyen yönetmenin de tam olarak yapmak istediği şeyin bu olduğunu filmin ikinci yarısında daha iyi anlıyoruz.

İsveç’in en prestijli film festivali Guldbagge’den En İyi Film ve En İyi Senaryo ödüllerini alarak, sanatçılık kariyerine yönetmen olarak da katkıda bulunan Anna Odell, 2013 yılında İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Yarışma’da Altın Lale Ödülü için de yarışmıştı. Filmin başından sonuna kadar merakla izleyeceğimiz bir film ortaya çıkaran yönetmenin, bundan sonra da yönetmenliğe devam edip etmeyeceğini merakla bekliyor ve iyi seyirler diliyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir