Sabahtan Akşama, Doğumdan Ölüme…

Sabahtan Akşama, adı gibi, sabahtan akşama okunabilecek kısalıkla bir roman; daha doğrusu bir novella. Ama hikâyesinin etkisi, emin olun çok daha uzun süre hissettiriyor kendisini…

Garip bir kurgusu var kitabın; bu kısacık hikâyede, koca bir ömrü okuyoruz aslında. İlk bölümde bir doğuma tanıklık ediyoruz. Babasının gözünden bir oğulun, Johannes’in doğumuna… Büyüyünce, babası gibi bir balıkçı olacağı fısıldanıyor kulağına küçük Johannes’in. Bu bilgiyi aldıktan yalnızca birkaç sayfa sonra ise, kitabın ikinci bölümünde, gerçekten de bir balıkçı olduğunu öğreniyoruz Johannes’in. Hatta, “artık balık tutmak yok, başkaları tutsun, ben tutacağımı tuttum,” diye düşünecek kadar yaşlıdır. Yani birkaç sayfa öncesinin gürbüz bebeği Johannes, yedi çocuk büyütmüş bir yetişkindir; “gençlik çok geride kaldı artık,” diye düşünür Johannes. Üstelik geride kalan yalnızca gençliği de değildir; yakın arkadaşı Peter’i, karısı Erna’yı da kaybetmiştir geçen zaman içinde.

Ancak o sabah, her zamanki gibi uyandığında ve biraz dolanmak için dışarı çıktığında arkadaşı Peter’i görür. Bir anda karşısına çıkar ama sonra kaybolur; bir taraftan sıcaklığını hisseder ama bir taraftan da emin olmak için sırtına nişanladığı taşı bir türlü isabet ettiremez. Kuşkusuz, bir gariplik vardır. Kendi kendine mi konuşuyordur Johannes? Gördükleri gerçek mi düş mü karar veremez… Yoksa kitabın bu ikinci bölümü, daha birkaç sayfa önce doğumuna tanıklık ettiğimiz Johannes’in son gününü okuduğumuz bölüm müdür? Sabahtan akşama, doğumdan ölüme…

Kitabın kurgusundaki “garipliğin” bir benzeri, yapısı için de geçerli. Noktalama işaretlerini alışık olduğumuz şekilde kullanmamış yazar Jon Fosse. Noktalara rastlamıyoruz örneğin, cümleler birbirine hep virgüllerle bağlanıyor. Ara vermeden, duraklamadan, hikâyenin akışına kapılıyoruz ister istemez. Fosse’nin noktalama işaretleri konusundaki bu tercihi, pürüssüzce okunan bir metin ortaya çıkarmış. Başarıyla uygulanmış bir tercih olmuş.

1959 yılında Haugesund’da doğan Jon Fosse, son dönem Norveç edebiyatının dünya edebiyatına armağan ettiği en önemli yazarlardan biri kabul ediliyor. 2015 yılında Andvake, Olavs Draumar ve Kveldsvævd üçlemesiyle Nordic Council’s Literature Prize’a layık görülmüş bir isim. Sabahtan Akşama yazarın Türkçede yayımlanan ilk kitabı ama Türkiye’deki yayıncısı MonoKL Yayınları’ndan gelen haberlere göre, Fosse’nin ödüllü kitabı da yayınevinin yayın programındaymış.

Meraklısına not: Jon Fosse’nin bu novellası, bir operaya da ilham vermiş. 2015’te Avusturyalı besteci Georg Friedrich Haas, Sabahtan Akşama‘nın hikâyesinden yola çıkarak aynı adlı bir opera bestelemiş.

Operayla ilgili ayrıntılı bilgi için: Royal Opera House

 

John Fosse

Sabahtan Akşama

çev. Deniz Canefe

MonoKL Yayınları

 

Hayal kurmayı sevenler için özel playlist; İyi Hayaller

#Spotify #Playlist
1 comment
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir