Fúsi

pic_4289080

İzlanda Sineması’nın en bilindik ve en önemli isimlerinden biri olan Dagur Kári, Fúsi Türkçe adıyla Bakir Dev filmiyle Berlin Film Festivali’nde prömiyerini yapmış, adeta onun özlediğimiz sinema anlayışıyla bizleri buluşturmuştur. 2003 yılında çektiği Nói albinói ile ismini dünya çapında duyurmuş, Voksne mennesker filmiyle ise yükselişe geçen Kári; 2009 yılında çektiği A Good Heart filminde tanınmış oyuncularla çalışarak kendi minimalist sinema anlayışından uzaklaşmış ve olumsuz eleştiriler almıştı. Bu eleştirilerden tam 6 yıl sonra Fúsi filmiyle, özellikle sinema ve müzik alanında melankolinin ağırlık gösterdiği İzlanda topraklarına ve İzlanda oyuncularına geri dönerek bizleri mutlu eden yönetmen bir sonraki projesi için bizleri şimdiden heyecanlandırmaya başladı.

Filmin ana karakteri olan Fúsi, aslında çok da yabancı olmadığımız 40’lı yaşlarda, evlenmemiş, birisiyle birlikte olmamış, hala annesiyle yaşayan, düzenli olarak hava limanındaki işine giderek bavul taşıyıcılığı yapan asosyal bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Fakat bu kadarla kalmayıp onu özelleştiren ve dikkatimizi üzerinde toplamamıza sebep olan, II. Dünya Savaşı’ndaki muharebeleri minyatürlerle canlandırması, iyi bir heavy metal dinleyicisi olması gibi küçük ve önemli detaylar, Kári’nin bir yönetmenlik başarısı olarak, Fúsi’yi daha yakından tanımamızı sağlıyor.

maxresdefault

Fúsi’nin apartmanlarına taşınan küçük bir kızın soruları ile o da kendisini sorgulamaya başlıyor ve yeni bir yaşa girdiği günde, annesinin sevgilisi tarafından aldığı dans kursu hediyesiyle hayatındaki rutin ve tekdüzelik tesadüfi bir şekilde son buluyor. Onun günümüz “ideal insan” kavramından fiziksel ve davranışsal olarak uzak oluşu çevresi tarafından alay konusuna dönüşmesine neden oluyor ve tüm bu karanlığın içinde yeni birisiyle tanışarak “normal” bir ilişki kurabileceği fikri Fúsi’yi heyecanlandırsa da işler çok da beklediği ve beklenildiği gibi gitmiyor.

Karakterleriyle sıcak dokunuşlar yapan, yakın plan çekimleriyle de bu durumu güçlendiren; soğuk atmosferiyle İzlanda’nın dokusuna uygun görüntüleri geniş açılı planlarıyla birleştiren, kullandığı müthiş müzikler ile etkileyiciliği arttıran Dagur Kári, kendine has sinemasıyla bizleri uzun yıllar boyunca heyacanlandırmaya devam edecek gibi duruyor.

li7k4l6x8b8y_full

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir