Blind

Bir İskandinav filmi dendiğinde aklımıza soğuk ve gri bir atmosfer, soluk yüzlü insanlar, hafif ve etkili bir mizah ve duyguları yoğun hissettiren görüntüler gelir. Blind da böyle bir film.

Daha önceleri ismini Joachim Trier ile birlikte duyduğumuz Eskil Vogt, bu defa senaristliği de üstlenip yönetmen koltuğuna tek başına oturmuş, nitekim başarılı da olmuştur. 2014’te gösterime giren Blind ile Sundance Film Festivali’nden En İyi Senaryo Ödülü’nü, İstanbul Film Festivali’nden Altın Lale Ödülü’nü ve Norveç Amanda Film Festivali’nde ise En İyi Yönetmen ödülünü almıştır.

gcnvRO5HYDWfUD4CsG26nt0nYwj

Film, görme yetisini kaybedince eve kapanan bir yazarın içe dönük düşüncelerini öyküleştirmesini konu alıyor. İlk olarak kurduğu hikayenin asosyal kahramanları Einar ve Elin iken bu hikayeye daha sonra kocası Morten’i da dahil ediyor ve film burada ilginçleşmeye başlıyor. Kocasını dahil ettiği bu kötü senaryolarla gerçeğe yaklaşmak isteyen Ingrid, kendini daha da içe dönük bir halde buluyor. Körlüğün getirdiği zorlukları yakın planda çeken Vogt, Ingrid’in her bir dokunuşunu seyirciye hissettiriyor ve kullandığı mizah unsurları ile seyirciyi filmin içine daha da çekmeyi ihmal etmiyor.

blind-(2014)-large-picture

Vogt filmin içinde küçük detay ve sürprizleri de es geçmiyor. Ingrid’in kararsızlığını, Morten ve Einer’ın konuşmasındaki kurgusal ani mekan değişimlerini, bisiklet süren zenci muhabbetini, Ingrid’in cinselliği farklı bir boyutta keşfedişini özgün bir şekilde bizlere sunuyor. Filmin oyuncularının da titizlikle seçildiğini Ellen Dorrit Petersen, Vera Vitali ve Marius Kolbenstvedt’ın etkili ve donuk oyunculuklarını gördükten sonra çok daha iyi anlıyoruz.

Yönetmenin belirttiği gibi film kör bir kadının sadece davranışları üzerine değil; aynı zamanda kadının fantezilerine, hayallerine ve yazdıklarına da odaklanıyor. Ayrıca  filmde körlüğün nasıl gösterileceği üzerine şu sözleri söylüyor:  “En bariz yöntem ekranı karartmak, izleyiciyi sesle yönlendirmek olacaktır. Bense çokça, bir ayrıntıyı soyutlama ya da bir görüntüyü daha fazla tutma yoluyla görsel beslemeyi kısıtladım. Filmin biçimi ve biçeminin kilidi bu oldu. Ve körlük, çelişkili de olsa, çok sinemasal aslında; sinemanın en temel yanlarını içeriyor: görmek, görülmek, aydınlık, karanlık…”

Ve film Norveçli grup The White Birch’un bir şarkısıyla kapanışını yapıp, bizleri Ingrid’in dünyasına sürüklemeye devam ediyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir