!f İstanbul’da Nordik Filmler

İş Bankası Maximum Kart partnerliğinde düzenlenecek 14. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali, yılın en çok konuşulan filmlerini Türkiye’ye getiriyor, partileriyle şehri ayağa kaldırıyor, etkinlikleriyle dünyamızı değiştirmeye devam ediyor. Brezilya’dan Endonezya’ya, Hindistan’dan Kenya’ya, 42 ülkeden 115 filmin gösterileceği !f İstanbul, film seçkisinin içine Nordik sinemasından güzel örnekler de koymayı unutmamış!

Når Dyrene Drømmer (Hayvan Düşü)
Danimarka – 2014 – 84′ – Renkli – DCP – Danca

Danimarka‘lı yönetmen Arnby’nin bu ilk uzun metrajlı filmi, yılın en kayda değer yapımları arasında gösteriliyor. Üstelik sadece korku kategorisinde değil. Zira filmin janrı, derdini daha ziyade metaforik olarak anlatmasına yardımcı olmuş. Marie, Danimarka’da küçük bir balıkçı kasabasında yatalak annesi ve onlara bakan babasıyla yaşıyor. Büyüdükçe küçük kasabanın cinsiyetçi ve kısıtlayıcı ahlakına daha fazla maruz kalıyor. Derken bu çekici, sağlıklı ve özgür ruhlu kızın büyüme sancıları ürkütücü bir fiziksel şekil almaya başlıyor. Bu sahneler, şimdiye kadar çekilmiş en etkileyici, endamlı kurt adam/kadın dönüşümü olsa gerek. Ve Marie kurt kimliğini kucaklıyor. Haliyle annenin belirtilmeyen hastalığına, korumacı babanın almaya çalıştığı önlemlere ve sessiz dindar toplumlardaki şiddet ve saldırganlığın doğasına daha farklı bir gözle bakmaya başlıyoruz. Ancak filmin biraz seks ve kanla sulandırılmış sosyal bir eleştiriden ibaret olduğunu sanmayın. Epey cesur ve rahatsız edici bir büyüme filmi bu

1001 Grams (1001 Gram)
Norveç, Almanya, Fransa – 2014 – 88′ – Renkli – DCP – Norveççe, Fransızca

Bilim kadını olan Marie (Ane Dahl Torp) her şeyin fiziksel olarak ölçülebilir olmasına takıktır ve hem özel hem de iş hayatını aynı mesafeli tavırla idare etmektedir. Kendisi gibi bu konuda fanatik olan babası Ernst’le birlikte Norveç’in ağırlık ve ölçekler enstitüsünde çalışır. Ernst kalp krizi geçirince, Paris’te gerçekleşecek olan uluslararası kalibrasyon konferansına katılmak Marie’ye düşer. Yolculuk Marie için bir dönüm noktası, içsel değişiminin başlangıcı olacaktır. Orada tanıştığı Pi’nin farklı düşünceleri ve sıcaklığı Marie’ye kendi mutluluğunu ne kadar önemsediğini düşündürür. Sıra dışı komedinin ve absürt filmlerin ustası Bent Hamer bu kez bilim ile insan duyguları arasındaki gri alanda gezinirken, yine hafifliği elden bırakmayarak, birbirimize duyduğumuz ihtiyacı, insan olmanın tuhaflıklarını irdeliyor.

Dyke Hard
İsveç – 2014 – 90′ – Renkli – DCP – İsveççe, İngilizce

Başarısız lezbiyen Rock grubu Dyke Hard amatör grupların yarıştığı bir müzik yarışmasına katılmak üzere yola çıkmıştır. Yolda, bir dövüş turnuvasına katılmak üzere olan bir Thai boksörüyle karşılaşırlar ve hemen kaynaşırlar. Onu da yanlarına katıp ninjalar, hayaletler, ‘cyborg’lar, hapishane kaçkınları, şeytani patenci kadınlar, motosiklet çetesi ve gizemli bir trilyonerle karşılaştıkları, tuhaflıklarla dolu bir maceradan geçerler. Bu filmin bir müzikal olduğunu ve 1986 yılında geçtiğini hatırlatır, bütün hikayenin tam anlamıyla John Waters kafasında vuku bulduğu konusunda uyarırız! Ve bir o kadar da komik mi komik, çöp ve kuir! Göreceksiniz; kötü zevk Pink Flamingos’dan (1972) bu yana hiç bu kadar ‘camp’ olmamıştı!

Fassbinder: At Elske Uden At Kræve (Fassbinder: Talepsiz Sevmek)
Danimarka – 2015 – 102′ – Siyah Beyaz ve Renkli – DCP – Almanca

azizeler-sairler-ve-meczuplar-32-303-2

Danimarka‘lı sinemacı Christian Braad Thomsen, Rainer Werner Fassbinder’in yakın arkadaşlarındandı. İlk defa 1969 yılında Fassbinder, Aşk Ölümden de Soğuktur’u Berlin’de gösterdiği ve yuhalandığı sırada tanışmışlardı. Braad Tomsen, 1970 yılında Fassbinder’le yaptığı uzun konuşmalar ve röportajları sonunda bir araya getiriyor bu nefis arşiv belgesel ortaya çıkıyor! Fassbinder’in annesi Lilo Pimpout’la yaptığı ses röportajlarını ve kült oyuncuları Irm Hermann ve Harry Baer’le olan güncel mülakatları da içine alarak kült yönetmenin pek bilmediğimiz, hayatının değişik dönemlerin ışık tutan oldukça samimi bir portresini çiziyor. Brad Thomsen’in anlatıcılığında Fassbinder’in düşünce akışına eşlik ederken, onu sadece çok sevdiği Hollywood filmlerinden bahsederken değil, aynı zamanda psikanalizden aşka, evlilikten çocuk sahibi olmaya ve tabii ki delilikle ilgili konuşurken de dinliyoruz.

*Tüm film açıklamaları !f İstanbul resmi sitesinden alınmıştır. Filmler hakkında daha fazla bilgiyi www.ifistanbul.com adresininden alabilirsiniz!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir